Nur Odevcom
YazarNur Odevcom
5 dakika okuma süresi
Nis 25, 2024

    sınıf tartışmaları


    İnsan kavramı ortaya çıktığından ve insanlar bir araya gelerek toplulukları ve beraberinde toplumları oluşturduğu andan ve mülkiyet kavramı ile birlikte ayrışmaların yaşandığı zamandan itibaren sınıfsal farklılıklar ve toplumdaki eşitsizliklerde gözle görünür bir durum haline gelmiştir. İnsanlar maddesel zenginliğe toplumun diğer üyelerine kıyasla daha fazla sahip olanı üstünleştirmiştir ve bu insanlar kendileri aracılığıyla da üstünleşmiştir. Aynı zamanda özellikle Avrupa toplumlarında dini bilginin aktarıcılarıda toplumun ‘’normal’’ (düşük gelirli, yönetici,zengin) kısmında da ayrıştırıldığı ve ilahi gücün temsilcileri olarak sınıflaştırıldığı da görülmüştür.

    Kendi toplumumuzun Osmanlı döneminde ki tarihinden ve geçmişinden örnek verebileceğimiz farklılıklar vardır. Örneğin Osmanlı toplumu da tek bir sınıftan oluşmuyordu. Askeri, idari, reaya (halk) gibi sınıflar mevcutken aynı zamanda da dini inanışlara göre de insanların sahip oldukları hakları değişiyordu. Aslında osmanlı imparatorluğunun toplumsal yapısını incelemek başlıca bir araştırma konusudur. Sınıfsal yapısını incelemek ise çalışmam için oldukça eleştirel bir bakış açısı olacaktır. Kimi sosyologlara göre osmanlı da toplumsal sınıf değil tabakalaşma olduğu ileri sürülmektedir. Fakat bazı araştırmacılar bunun tersini söylemektedir. Bu görüşü ise devletin topreğı yani mülkiyeti elinde tutmasıyla tasdikler. Kendi araştırmalarım sonucunda toplumumuzun geçmişinden , elimdeki kaynaklardan faydalanarak bir örnek ya da kanıt olarak sunabileceğim bir bilgi aradım. Bunun sonucunda elim de mevcut olan bir tarih kitabından bir kaç bilgi edindim.

    Örnek vermek gerekirse ;

    ‘’ Askeri sınıf pek çok imtiyazlarla donatılmıştır. Mesela hemen hiç vergi ödemez, idari yetkilerine dayanarak pek çok hususlarda reayadan farklı hareket edebilir,

    Buna karşılık, ulema hariç olmak üzere, askeri sınıf padişahın kulları sayıldığından onun iradesi karşısında mallarının ve canlarının teminatı yoktur.

    Reaya ise askeri sınıfın hiç bir imtiyazına sahip olmamakla beraber, padişahın ‘’ kul’’ u değil, ‘’halk’’ sınıfı sayıldığından hükümdarın iradesi önünde, askeri sınıftan daha teminatlı durumdadır. Uygulamada bu teminat bazen kalkarsa da prensip budur.

    Askeri sınıfın içinde ayrı bir zümre plan ulema ise hem askeri sınıfın bütün mali ve pek çok idari imtiyazlarına, hem de hükümdar karşısında reayadan çok daha teminata sahiptirler. ‘’

     ( Mumcu,2007.s.63)

    Osmanlıdan ziyade işçi sınıfının hor görüldüğü sanayi devrimi ile neredeyse insan haklarının tamamen yok sayılmasıyla ortaya çıkan eşitsizlik özellikle Charlie Chaplin’ in fabrikada bir işçi olarak çalıştığı filminde oldukça güzel ve açık ifade edilmiştir. Sınıflar arasında ki eşitsizlik alabildiğine gözler önüne serilmiştir.

    İnsanlar karınlarını doyurabilmek için hapse girmeyi dahi göze almışlardır. Çünkü böylelikle beslenme ihtiyaçlarını ücretsiz karşılayabilmişlerdir.

    Kendi toplumumuzda ve kendi medyamızda da bunun yansımalarını görmekteyiz. Bir sosyolog bakış açısından bu sınıflandırmayı 3 madde ile gösterebiliriz. Ki bunlar ;

    a) Üst sınıf : (Toplumdaki ekonomik kaynakların büyük bir kısmının sahibi olanlar).

    b) Orta sınıf : (Nitelikli işçi ve serbest meslek sahipleri)

    c) Alt sınıf: (Ücretli sanayi işçileri, köylüler)

     Üst sınıf olarak nitelendirdiğimiz kitle , sosyal mecralarda ki hayatlarına dair olan paylaşımlarıyla gerek film ve dizilere konu olan normal yaşamlarında ki kalite farkıyla ve temel ihtiyaçlarımız olan beslenme farkından alışveriş yaptığımız mekanların farkına kadar bir çok alanda farkedilir bir sınıfsal üstünlük vardır. Tüketici konumunda olan bu insanlar üretici konumunda ki köy hayatı süren çiftçi ve tarımla uğraşan hammadde üreticilerinden farklı bir hayat sürerler.

    Ders esnasında bana oldukça fikir ve bilgi kazandıran bir film izledik . Filmin başrolünde Charlie Chaplin oynamaktadır. Ve sanayi devrimi sonrasında fabrika da çalışan işçiler, çalışma koşullarının ve sürelerinin orantısızlığı, güç hayat şartları, insan haklarının hiçe sayılması ve daha onlarcası özellikle batıdaki toplumsal eşitsizliği gözler önüne sermiştir ve bir yansıma niteliği taşımaktadır.

    SONUÇ

    Bu ayrımı gözler önüne seren maddelerle durumu tabir edebilirim.

    Filmde :

    1. Çalışma gücünün haksız yere arttırılması

    2. Açlık yüzünden yapılan hırsızlıklar

    3. Hapiste olmanın daha mutlu etmesi (ücretsiz yemekten dolayı)

    4. Sürekli insan gücünün en yoğun şekilde kullanılmaya çalışılması

    5. İşsizlik olması

    6. İş başındaki patronların çalışmak yerine işçileri izlemek ve yapboz yapmakla meşgul olması

    7. İş şartlarının oldukça tehlikeli olması vs.

    Gibi etmenler sınıf ayrımının ne olduğuna ve sanayi devrimi ile olan bağlantısına ışık tutmaktadır.

    Sınıfsal farklılıkların ve eşitsizliklerin medyaya gerçekten doğru yansıtılması ile ortaya çıkan bu filmden konunun ana fikrine ulaşabiliyoruz aslında.

    Demem o ki kendi toplumumuzda da , geçmişimizde de , ve batı toplumlarında da sınıfsal farklılıklar vardır. Ve bunları medya aracılığı ile de görebilmekteyiz.

    Medya aracılığıyla bazı mesleklerin popülerleştirilmesi ve yüceltilmesi de işçi konumunda ki insanların ve diğer çalışanlarında saygı görmeleri hususunda ve en önemlisi de o meslekler ile aynı kefede tutulmasına engel olmuştur. Medya yalnızca var olanı göstermez, olmayanında gerçekleşmesine sebep olabilir. Çıkarlar doğrultusunda ‘’reklam’’ yaparak zirve ve alt konum oluşturup algı yaratabilmektedir. Ve yarattığı bu basamaklara da istenilen mesleki durumları istedikleri yere koyabilmektedir.

    Geçmiş dönemlerde gazete ve söylemlerle yayılan düşünceler, günümüzde ve toplumumuzda kitle iletişim araçları sayesinde dikte edilebilmektedir.

    Bunlar İlginizi Çekebilir