Gizem Zeybek
YazarGizem Zeybek
4 dakika okuma süresi
Nis 25, 2024

mühim bir kitap hakkında


Okulumuzdaki hocalarımın birinin mutlaka okumalısın diye tavsiye ettiği bir kitabı okudum geçen hafta. Okuduktan sonra ise kitabın 2017 yılında yayınlandığını gördüm ve içten içe kendime kızdım. Mutlaka okunmalı denilen bir kitabı iki yıldan fazla bir süreden sonra elime alıyordum. Emre Kongar’ın Demokrasi İçin Manifesto: Diren! adlı kitabı bahse konu olan kitap. Belki bazılarınız çok daha önceden okumuştur fakat ben de geç de olsa tanıştım bu güzel eserle.

Aslında ülkemizin içinde olduğu duruma bakında içi bunalan ve gözleri dolan herkesin okuması gereken bir kitapmış. Bir yerden sonra tıpkı yıllarımızın bir beyaz perdeye aktarılmış hali gibi takip ettim Emre Kongar’ın satırlarını, sayfalarını. Sahip olduğu akademik altyapının her sayfada buram buram hissedildiği harika bir kitap yazmış Kongar. Okudukça da farklı hülyalara farklı dünyalara daldırıyor insanı. Sağlam kalemi sayesinde umutlarınız her ne kadar yok olmuş olursa olsun tekrardan filizlendirebiliyor ve sizleri tekrar kazandırabiliyor topluma. Demokrasiyi sahiplenmenin önemi çok çarpıcı bir dille anlatıyor ve siz bunları okurken ‘yapabiliriz, başarabiliriz’ hislerine kapılıyorsunuz. Böyle olmaz mı zaten hep? Bir kıvılcım bir odunu bir odun tüm bir alev topunu harekete geçirir. Bir kitap canım işte deyip geçmemek lazım o yüzden. Üzerinde uzun uzun düşünüp anlamaya çalışmak ve anladıklarını başkalarına da aktarmak gerek. Kümülâtif bir bilinci aşılamanın başka bir yolu da bulunmuyor zaten. Bundan dolayı içinde bulunduğumuz durumdan memnun olmayanlar böylesi güzel kitapları takip etmeli diyorum.

Biliyorum elbette böylesine nefes almanın zorlaştığı, insanların siyasi çıkarlar uğruna abisini, eşini, babasını ihbar ettiği karanlık ve de bulanık bir dönemden geçiyoruz. Ama çözüm yine insanoğlunda. Medeniyet gelişimini hızlandıran, hayatın kolaylaşması için devrimlere imza atan, aya ayak basan ve de son olarak kara deliği bile görüntüleyebilen insanoğlunda. Ve emin olmak gerekir ki tüm bu ilerlemeleri başarıyla kat ediyorsak demokrasi yarışında da önemli adımlar atabiliriz. Emre Kongar’ın da üzerinde durduğu konu aslında tam olarak bu. Demokrasiyi sağlam bir şekilde temellere oturtmak ve onu canı gönülden savunmak… Yalnızca demokrasi hakkında arkadaş çevrelerinde sohbet etmek değil mesele. Onun için mücadele etmek, çabalamak ve de onu istemek. Tıpkı bir kişiye deli divane aşık olan birinin ona ulaşmak için tüm engelleri birer birer aşmaya çalışması gibi. Ya da gurbetteki sevdiğine kavuşmak için bin türlü zorluğa göğüs gerenler gibi. Örnekleri çoğaltabiliriz fakat demek istediğim anlaşılmıştır diye düşünüyorum.

Bu mücadeleye ise en yakınımızdaki çemberlerden başlayabiliriz diye düşünüyorum. Belki de yıllardır fikirlerini değiştirmek ya da onlara doğruları anlatmak için hiç vakit harcamadığımız akrabalarımızdan başlamalıyız mesela. Ben -en azından kendi adıma konuşmam gerekirse- böyle yapmayı kitabı bitirdiğim ilk andan sonra kararlaştırdım. Ve uygulamak konusunda da çok kararlıyım. Bir çığın devasa boyutlara ulaşmasından önceki o ilk kartopu ya da çığlık olmak istemek bence çok etkileyici ve özel. Bunları toplum olarak hissedebildiğimizde ise çok daha fazlası önümüze sunulacak ve güzel, mutlu günlere uyanacağız. Nazım Hikmet’in dizeleri geldi hemen aklıma:“Güzel günler göreceğiz çocuklar, güneşli günler göre- -ceğiz... Motorları maviliklere süreceğiz…”

İşte böylesine günleri görebilmek için Kongar’ın sesine ses olmalıyız.

Bu satırları yazarken bile neredeyse gözyaşlarımın süzüleceğini hisseder gibiyim. İstediğimiz bir yaşamı yaşamak için bu uğraşlar ve çabalar. Başka bir şey için değil, yalnızca dilediğimiz gibi yaşamak.

Tüm bunlardan dolayı ise ‘en sevdiklerim’ listesine ekledim hemen Demokrasi İçin Manifesto: Diren! adlı kitabı. Bu noktada özel bir teşekkürü de bu kitabı tavsiye eden hocama yollamak isterim. Tavsiyeler ve nasihatler değerli insanlardan gelince işte böyle güzel sonuçları oluyor insanın ufkunu açıyor.

Bunlar İlginizi Çekebilir