Kadri̇ye örgen
YazarKadri̇ye örgen
5 dakika okuma süresi
Nis 24, 2024

MACHIAVELLI’NİN PRENS KİTABINDA ORTAYA KOYDUĞU İKTİDAR ANALİZİ VE GÜNÜMÜZ PERSPEKTİFİNDEKİ GEÇERLİLİĞİ



Niccollo Machiavelli Otoriter rejimlerin felsefi kaynaklarını oluşturan düşünce

akımlarının, en önemli temsilcilerinden biridir. Prens kitabında Machiavelli’nin tavsiyelerinin

odak noktası, prensin iktidarı koruması, devletin çıkarlarını bekasını düşünmesi gerektiği ve

İtalyan Birliğinin sağlanmasıdır. Ona göre Prens bunu yaparken gerektiğinde etik dışına

çıkabilmeli ve gereken her şeyi yapabilecek güçte olmalıdır. Niccollo Machiavelli kitapta,

yaşadığı dönemde dağınık site devletleri biçiminde İtalya’da ortaya çıkmış olan siyasi

yapılanmanın, tek bir devlet yönetimi altında toplanması gerektiğini savunur.

Dağınık siyasal görüntüden kurtuluş yolunun, kudretli bir hükümdarın yönettiği

güçlü bir devlet otoritesi ile mümkün olabileceğini Prens'te anlatır. Onun bu görüşleri “amaca

ulaşmak için, her araç meşrudur” biçiminde ifade edilebilir. Onun hedeflediği amaç, siyasal güce

ulaşmak ve bunu sürdürmektir.

Bana göre “Prens” kitabında Machiavelli’nin mevcut iktidara öğütlediği iktidar modeli

günümüz için son derece katı ve totaliter denebilecek bir modeldir. İktidarını devam ettirebilmek

ve gücü elinde bulundurmak için her şeyi yapabilecek bir yönetici ne kadar kudretli olursa olsun

halk tarafından bir süre sonra tepki görmeye başlar. Bu tepkiye karşı gösterdiği daha sert

tutumlarda yavaşça destekçilerini kaybetmesine sebep olabilir. Bununla beraber bu denli sert ve

otoriter bir monarşinin sonu tıpkı 1789’ da Fransa’ da olduğu gibi bir ihtilalle bitebilir.

Machiavelli için hükümet etme biçiminin, monarşi ya da cumhuriyet olması önemli

değildir. Önemli olan siyasal liderin her tür aracı kullanarak siyasi birliği sağlamaya

çalışmasıdır. Machiavelli’nin “Prens'te tasarladığı sistemin temelinin güce, merkezi kuvvete ve

zora dayandığı açıkça görülür. Gerekçesi ve geçerliliği ise İtalyan Birliğinin sağlanmasını

istemesidir. Bugünün dünyasına baktığımızda aslında Machiavelli’nin iktidar ve yönetici modeli

kağıt üzerinde demokratik ve sosyal olan cumhuriyet ve diğer sistemlerde de hala geçerliliğini

sürdürmektedir. Çünkü bir ülkenin yönetim sistemi ne kadar sağlam, eşitlikçi ve demokratik bir

temele sahip olursa olsun başa geçecek otoriter bir yönetici tarafından bunun tam tersi bir

duruma dönüştürülebilir.

Machiavelli’nin, istikrarlı bir devlete ve düzenli bir topluma kavuşmak için krala neler

yapması gerektiğini açıkladığı öğütlerde şunlar dikkatimi çekmiştir:

• “İktidarını muhafaza etmek isteyen bir prensin iyi olmamayı ve duruma göre kötülük

yapma kabiliyetini kullanıp kullanmamayı öğrenmesi gerekir.”

• “Nasıl göründüğünüzü herkes görür, ama çok az kişi gerçekte nasıl olduğunuzu bilir ve o

az sayıdaki kişi, arkalarında devletin desteği olan çoğunluğun görüşüne karşı çıkmaya

cesaret edemez.”

• “Sıradan insanlar daima bir şeyin görüntüsüne ve sonuçlarına aldanır. Dünyanın büyük

kısmı sıradan insanlardan oluşur ve çoğunluğun dayanacak bir yeri olduğunda azınlığın

bir önemi yoktur.”

• “İnsanlar, kendini sevdiren birisini mağdur etmeyi, korku uyandıran birisine oranla daha

az önemserler; çünkü sevgiyi hatır bağı ayakta tutar; insanlar kötü oldukları için, kişisel

Çıkarlarının söz konusu olduğu her fırsatta, bu bağ kopar; oysa korku, insanı hiç terk

etmeyen bir ceza korkusuna dayanır.”

• “Bir prens kendinden korkulmasını sağlamalıdır ki tebaasının sevgisini elde etmese bile

nefretinden sakınsın.”

• “Bilge bir prens, yurttaşların ona ve devlete her durumda daima ihtiyaç duyacakları yollar

seçmelidir, o zaman halkı ona daima sadık kalacaktır.”

• “iktidarda kalmak isteyen bir prens sık sık kötülük yapmak zorundadır.”

Tüm bu etik dışı öğütlerin etkisiyle yönetilen bir devletin Machiavelli’nin olmasını

istediği istikrarlı ve güçlü bir sistemi ortaya çıkarması bence mümkün değildir .

Azınlığı önemsemeyen, ve isteklerini görmezden gelerek yok sayan bir iktidar bu

azınlığı kızdıracak ve belki de bir iç savaşın veya silahlı veya silahsız bir örgütlenmenin

istemeden doğuşunu sağlayacaktır. Bunun İspanya’ da Baskların kurduğu ETA, Kolombiya’da

FARC, Meksika ’da Zapatistaların kurduğu EZLN ve Türkiye’de PKK gibi örnekleri vardır. Bunlar

bize Machiavelli’nin olması gerekeni anlattığı bir iktidar modelinin aslında bugün bile isteyerek

veya istemeyerek uygulandığı veya izler taşındığını gösterir. Kısacası Machiavelli’nin “azınlığın

bir önemi yoktur” öğüdü bugün bile büyük devletlerin azınlık politikalarındaki yanlışlıklar

yüzünden en büyük sorunlarını oluşturmaktadır ve hiçbir geçerliliği yoktur. Bana göre bir

iktidarın devamlılığını ve gücünü sürdürecek şey ülkesindeki her unsurun söylemlerini ve

azınlığın haklarını her zaman göz önünde bulundurmak, onları sistemden ayırmayarak sistemin

bir parçası yapmaktan geçer.

Bunun dışında iktidarını sürdürmek isteyen bir prensin sık sık kötülük yapması gerektiği

ve tebaa yani halkın kendisinden korkmasını sağlaması gerektiği gibi diğer gayri ahlaki öğütler,

bence güçlü bir yönetimi olanaklı kılması mümkün değildir. Hatta tam tersine zayıf bir yönetimi

meydana getirir. Buna günümüzün ABD’nden örnek verebiliriz. Machiavelli’nin bir prenste

olması gerektiğini düşündüğü tüm özelliklere (bence) sahip olan, tutucu, ırkçı ve son derece

ahlak dışı söylemlerle başkan seçilen Trump’ın yönettiği ABD’nde, bu günlerde bir siyahi

vatandaşın polis tarafından boynuna basılarak boğulması ve bu şekilde canice öldürülmesi

ülkede bir kaosun yaşanmasına sebep olmuştur. Halkın sokaklarda eylemler ve yürüyüşler

yapması bunun dışında, bazı provokasyoncuların yakıp yıkarak ve yağmalayarak çevreye zarar

verdiğini ayrıca, halkın devlet ve onun bir parçası olan polisleri görmezden geldiği görülüyor.

Böylece halkı korkutarak ve kötülük ile yönetenlerin başarılı olamadığını ve hatta devlet

otoritesinin zayıflamasına neden oldukları açıkça görülüyor.

Sonuç olarak ister cumhuriyet ister monarşi olsun Machiavelli’nin son derece otoriter,

katı ve bence sığ bir anlayışla tasarlayıp önerdiği iktidar modeli, ne kendi yaşadığı zamanda ne

de bugün asla kalıcı ve süreğen bir iktidar veya yapı sağlayamaz. Böyle bir oluşum ya kendi

kendini çökertir ve işleyemez hale gelir ya da mutlaka toplum veya muhalefet tarafından

devrilerek bir ihtilale vesile olur. Tarih bu gibi iktidar örnekleriyle doludur ve hepsi sonunda gücü

kaybetmiş başarısız olmuştur. Korku ve baskı ile yönetenler Hitler, Mussolini, Mao Zedong,

2.nicholas, Pol Pot ,Saddam Hüseyin ve Yakubu Gowan gibi diktatörlerin hiçbiri iktidarlarını

devam ettirememiş ve tarihin sayfalarına gömülmüşlerdir. Bundan sonrakiler için de bu böyle

olacaktır çünkü tarih tekerrürden ibarettir. Özetle Machiavelli’nin iktidar ve yönetici analizinin

günümüz perspektifinde de hiçbir geçerliliği bulunmamaktadır.

KADRİYE ÖRGEN

Bunlar İlginizi Çekebilir