Yazar
2 dakika okuma süresi
Nis 24, 2024

O gün aynı geçen her güne farklı uyandı Hamartia. Önce aynanın karşısına geçti ve önceki geceden kalan gözaltındaki mor halkalarda kendini gördü. Ellerini yüzüne yaklaştırıp kızarmış avuç içlerine baktı. Avucuna yıldızları gizleyen adam şimdi umut kırıntılarını bırakmıştı kalbinin rıhtımına. Evden çıkarken yeniden hatırlattı kendine bu oyunda kazanan olmadığını, fakat kendisi o adamdan daha çok kaybetmiş gibi hissediyordu. Ruhuna papatyalar salan bahçıvan terk etmişti gönül bahçesini. Özleyecekti Hamartia, çok özleyecekti o yıldızlarda kaybolan gülümsemeyi ve papatya toplarken çamurlanmış ellerini. Dudaklarından dökülen şiirlerini özleyecekti. Adını öylesine güzel telaffuz edeni, sesinin her tonunu özleyecekti. Birbirlerinden habersiz aynı yağmurlara yürüyüşlerini hatırladı tekrar ve kendini onda nasıl kaybedişini anımsadı. Sokakları serinletmek için sessiz sedasız yağan her yağmur yüreğine değip, yakacaktı artık her köşesini. “Geçecek,” dedi Hamartia kendi kendine. “Bu da geçecek.” Haklıydı. Ne kadar yanarsa yansın içi ve ne kadar kavrulsa da içi “Canımın acısı” dediği adam bir gün sönecekti içinde. Sonrasında bir rüzgâr gönderilecekti gaipten; onunla, onsuz ve ondan sonra yürüdüğü aynı yola savrulacaktı külleri. Gözleri boşluğa düştüğünde aynı şarkılar çınlayacaktı kulaklarında ve beraber kullandıkları kelimeler dolanacaktı diline. Gözlerinde canlanacaktı yaşarken ölüşleri ve yıldızlar tekrar kaybolacaktı gökyüzünde. Hepsi sönecekti birer birer. Karanlık tekrar çökecekti benliğine ve bu karanlığın tek sebebi; tüm aydınlıkların umutlarla beraber yelken açmasıydı denize. “Hayır,” diye mırıldandı bu seferde. “Hayır, bu acı geçmeyecek.” Biliyordu. Tenine en sevdiği kelimeleri ve kendi ruhunu gömmüştü o adamın. Yalnızlığının savunmasına girecek ve acısını kuşanacaktı kalbi. Kendine söz verdi o adamın gidişiyle beraber. Çok sevmek yoktu bu sefer. Enine boyuna ve yalnızlığına olabildiğince uzun sevecekti sadece.

Bunlar İlginizi Çekebilir