Burak Kantur
YazarBurak Kantur
9 dakika okuma süresi
Nis 23, 2024

Dostoyevski ve Eserleri Üzerine


“Bütün insanlığın son sınırı Dostoyevski değilse hiç kimsedir!”

          Stefan Zweig

 İnsan kalbinin en karanlık girintilerine nüfuz eden Rus romancı Fyodor Mihayloviç Dostoyevski’nin eserleri edebiyat üzerinde derin bir etki yarattı. 20. yüzyıl kurgusu üzerinde muazzam bir etkiye sahip olan yazarın eserleri çok çeşitli felsefi ve dini temalar içermektedir. Dostoyevski'nin en bilindik eserleri arasında Budala, Suç ve Ceza, Karamazov Kardeşler ve Yeraltından Notlar bulunmaktadır. Bu eserlerin her biri psikolojik derinliği ile ünlüdür. Ayrıca Dostoyevski, edebiyat tarihindeki en büyük psikologlardan biri olarak kabul edilmektedir. Delilik, cinayet ve intiharla sonuçlanan aşağılama, kendini yok etme, tahakküm ve ölümcül öfke duygularının keşfinde, patolojik durumların analizinde uzmanlaşmıştır. Bu büyük eserler, felsefe ve politikada zamansız sorunları ele alan büyük “fikirler romanı” olarak da bilinir. Son olarak, bu romanlar edebi formdaki deneyleriyle çığır açmıştır.

YERALTINDAN NOTLAR

 “Baylar yemin ederim, her şeyi fazlasıyla anlamak bir hastalıktır; hem de tam anlamıyla, gerçek bir hastalık.”

                                                              (Yeraltından Notlar – Sayfa 11)

 1864 yılında felsefi bir monolog ve kısmen anlatı olarak Yeraltından Notlar yayımlandı. Dosteyevski’nin daha önce yayımlanan eserlerinde (İnsancıklar, Ezilenler ve Ölüler Evinden Notlar) salt kahramanlarına acıyan bir insansever görmek mümkündür ancak Yeraltından Notlar, Dostoyevski evrenin oluşumunu gözler önüne serer. Bir yandan da Yeraltından Notlar, Suç ve Ceza’ya yönelik bir ısınma gibi hissettiriyor.

 Dostoyevski, romanda kendi fikirlerini parlak bir adamın ağzına sokmuş olabilir ama kendini yıkıcı bir karmaşa olarak görerek aynı zamanda onu baltalamıştır. Dostoyevski yarattığı anti kahramanıyla, insanın nihayetinde rasyonel olmadığını ve bu nedenle, rasyonel bir politik yapının - hayal gücünde ne kadar mükemmel olursa olsun - gerçekçi olmadığını ve pratikte başarısızlığa mahkûm olduğunu belirtmektedir.

Suç ve Ceza

 “Ne tuhaf oluyor şu insanlar! Kimse, içinden mucize olduğuna inansa bile itirafa yanaşamaz! Siz bile, ‘Belki de yalnızca rastlantıdır,’ diyorsunuz: Kendi düşüncelerine karşı öyle büyük korkuları oluyor ki insanların, tahmin edemezsiniz!”

      (Suç ve Ceza – Sayfa 583)

 1866'da Dostoyevski Suç ve Ceza'yı yayımladı. Belki de çeşitli sofistike seviyelere hitap ettiği için Suç ve Ceza Dostoyevski’nin en popüler romanı olarak bilinir. Raskolnikov’un rehinci bir kadını öldürmesi romanın başlangıcında gerçekleşir ve kitabın geri kalanı Raskolnikov'un dedektif Porfiry ve kendi vicdanı tarafından takip edilmesi ile ilgilidir. Sonunda kendini ele verir ve eyleminin cezasını kabul etmeye karar verir.

 Cinayet planlamasından dolayı, plan, soruşturma ve yargıcın kararından geçerek, roman bir suç romanı olmakla birlikte, diğer birçok roman türünün unsurlarını içerir. Raskolnikov'un iç dünyası, suçtan önce ve sonra tam olarak tasvir edilmiştir.

 Raskolnikov'un cinayeti işlemedeki niyeti, Hamlet'in karmaşıklığını ve geçirgenliğini paylaşıyor. Ayrıca belirtmemiz gerekir ki Raskolnikov'un çaldığı paradan hiçbir zaman yararlanmadığı, hatta ilgisini çekmediği için, rehinlerini kurtarmak için işe yaramaz yaşlı bir kadını öldürmesinin insancıl nedeni açıkça bir rasyonelleşmedir.

Kumarbaz

 “İnsanın en iyi dostunu küçülmüş görmek istediği bir gerçektir. Dostluk çoğunlukla küçülme temeli üzerine kurulur. Zeki her insanın bildiği, sır olmaktan çıkmış bir gerçektir bu.”

       (Kumarbaz - Sayfa 186)

 Kumarbaz, Dostoyevski'nin 1867 yılında yayımlanmış olan bir romanıdır. Romanın ilginç bir hikâyesi var onu sizinle paylaşmak isterim.

 Dostoyevski’nin kumar tutkusunun gelişmesinde sara ve epilepsi rahatsızlıklarının etkisi büyüktür. Kumar tutkusunun daha da artması Dostoyevski’yi korkunç derecede borcun içerisine sokar. Bu sırada Stellovski adında bir yayıncı ortaya çıkıverir ve Dostoyevski’ye bütün borçlarını kapatacağını, ona iki yıl yetecek kadar da para vereceğini, fakat bir sözleşme imzalaması gerektiğini söyler. Sözleşmede Dostoyevski’den belirli bir uzunlukta kısa bir roman yazmasını isteyen Stellovski, bu kısa romanı sözleşmeyi imzaladıktan tam 24 ay sonra vermesini şart koşar. Bu eseri kendisine zamanında verirse herhangi bir sorun çıkmayacağını fakat Dostoyevski romanı bir gün geç verecek olursa sözleşmenin şartları gereği şimdiye kadar yayımlamış olduğu ve gelecekte yayımlayacağı tüm eserlerin haklarının kendisinin üzerine geçeceğini belirtir. Belli ki yüksek miktarda bir paraya ihtiyacı olan Dostoyevski bu sözleşmeyi imzalar. Aradan yirmi üç ay geçer ve tek bir kelime bile yazmış değildir. Bir arkadaşı Dostoyevski’ye Stendhal’ın Parma Manastırı romanını dikte ettirme usulü ile yazdığını ve Dostoyevski’nin de bunu denemesini önerir. Kaybedecek bir şey olmayan Dostoyevski, arkadaşının önerisini kabul edip o günlerde Rusya için yeni bir şey olan, genç kadınların stenografi yazımı yaparak stenograf olmayı öğrendikleri bir okulun en yetenekli öğrencilerinden olan İsveç asıllı Anna Grigoryevna Snitkin’nin kendisine yardımcı olmasını ister. Dostoyevski dikte ettirme yöntemiyle Kumarbaz’ı tam gününde bitirip eserini Stellovski’ye götürür. Ancak Dostoyevski eserini zamanında teslim edemesin diye Stellovski o gün ofisini kapatmıştır. Dostoyevski’de eserini, o günlerde noter görevi de gören polis karakoluna götürüp eserin tam gününde teslim edildiğini tasdik ettirir. Olay daha sonra davalık olmuştur ve noter tarafından da onaylandığı için davayı Dostoyevski kazanmıştır. Bu olaydan sonra Dostoyevski bir Rus olarak yapması gerekeni yapar. Ve bir ziyafet verir -herkesin, bütün dostların, bol miktarda votkanın bulunduğu bir ziyafet. Bu ziyafete katılanlar arasında Dostoyevski’ye yardım eden genç stenograf Anna Snitkin de vardır. Dostoyevski, Anna Snitkin’e şöyle der: “Senin tavsiyene ihtiyacım var. Ben bir roman yazmaya çalışıyorum ve romanda korkunç bir karakter var. Bu karakter hapse düşmüş, mizacı korkunç, insanları kendisine düşman eden ve genç bir kadına âşık olmuş bir karakter. Sence bir evlenme teklifi kaleme alacak olsam bu gerçekçi olur mu?” Anna Snitkin ise Dostoyevski’ye: “Evlenme teklifinizi kabul ediyorum.” demiştir. Ve kendisi Dostoyevski’nin evlendiği ikinci kadın olur.

Budala

 “Param olduğunda, benim de son derece orijinal biri olduğumu göreceksiniz. Paranın en bayağı, en iğrenç yanı insana yetenek bile verebilmesidir. Dünya batana kadar da vermeye devam edecektir.”

      (Budala – Sayfa 177)

 Romanın kahramanı Prens Lev yozlaşmış bir toplumda yaşamaya çalışan, kalbinde iyilik barındıran ve ortalama bir zekâdan çok daha fazlasına sahip bir adamdır. Ancak, epilepsi hastalığına yakalanması İsviçre'de bir tedavi merkezine gönderilmesine yol açmıştır. Ayrıca bu durum o zamanlar üst sınıftan beklenen yüksek düzeyde izole edilmiş eğitimi alamamasına yol açmıştır. Yetişkinliğe ulaştıktan sonra epilepsiden tamamen kurtulmak üzere Rusya’ya döner. Bu noktada, roman da Prens Lev'in kendi doğal Rusya’sına dönmesiyle başlıyor. Ancak, Rusya’ya döndüğünde eğitim eksiklikleri ve daha da önemlisi, basit doğası ve saflığından ötürü sık sık bir “Budala” olarak geçmektedir.

 Dostoyevski'nin en unutulmaz kadın karakterlerinden biri olan Nastasya Fillipovna sahneyi Prens Mışkin ile paylaşıyor. Prens Mışkin bağışlamayı vaaz ederken, Nastasya Fillipovna intikam arzusuyla yanıyor. Nastasya, Mışkin ile tutkunun ve yıkımın bir havarisi olan Rogojin arasında kararsızlaşmış durumdadır. Romanın sonunda Rogojin, Nastasya Fillipovna'yı öldürecektir.

Karamazov Kardeşler

  “Bazen, "Cehennem nedir ?" diye düşündüğüm olur. Bence cehennem, sevememekten doğan bir acıdır.”

     (Karamazov Kardeşler – Sayfa 430)

 İnsan ruhunu en derinden analiz eden Karamazov Kardeşler, okura her okuduğunda yeni bir şeyler katabilen bir romandır. Dini ve varoluşsal sorgulamaların yer aldığı bu romanda Dostoyevski bugüne kadar yazdığı romanlarında ele aldığı zamansız sorunları son kitabında bir kez daha değerlendirmektedir.

 Karamazov Kardeşler kitabı 1025 sayfadan oluşmaktadır. Ayrıca unutmayalım ki Karamazov Kardeşler, ölümünden dolayı yazamadığı bir dizinin ilk cildidir. Dostoyevski devasa kitaplar yazar çünkü gerçek hep yeniden başlamak ister. Yaşam ince bir kitap değildir korkunç derecede uzun, bulanık ve yoğundur.

 Dostoyevski, kitabın yaklaşık ilk yüz elli sayfasını kitabın iskeletini oluşturmak için Dimitri, İvan ve Aleksey’in çocukluğundan bahseder. Babalarının onları terk etmeleri, annelerinin de ölmesi onlara yol gösterici birinin olmadan çocukluklarını geçirmelerine yol açar. Ayrıca el evlerinde, parasız olarak yetişmeleri de onları etkiler. Bu üç karakterin çocukluklarının anlatılması ve kitabın ilerleyen sayfalarında karakterlerin göstereceği tepkiler, karakterlerin zaafları ve psikolojik sorunları bize bir insanın çocukluğunun, kişinin mutluluğuna hatta toplumun mutluluğuna tesirinin ne kadar derinden olduğunu gösterir.

 Kitapta ayrıca İsa’nın üç tane mucizeyi reddetmesiyle ilgili anekdotlar –mucize, sır ve otorite- bulunmakta. Görebiliriz ki Karamazov Kardeşler’in içerisinde İncil’e atıflar bulunmaktadır. Kitabın en önemli kısmı “Büyük Engizisyoncu Efsanesidir”. Bu pasajda İvan Karamazov’un kaleme aldığı engizisyon mahkemelerinin kurulmasının meşruiyetiyle ilgili bir metin geçmektedir. Bu metinde İsa, yeryüzünde görünüşte yeniden doğup topluma sürekli mucizeler göstermeye başlar. Körlerin gözleri açar, ölüleri diriltir. Mucizevi, mucizelerle herkesi büyülerken büyük engizisyoncu ise bu mucizeler sonucunda İsa’yı hemen zindana attırır. O gecenin ilerleyen saatlerinde engizisyoncu İsa'yı ziyaret edip uzun bir monolog halinde İsa ile konuşmaya başlar. Büyük Engizisyoncu, İsa'ya Dünya üzerindeki çalışmalarını yapmasına izin veremeyeceğini söyler, çünkü onun çalışmaları Kilise'nin çalışmasıyla çelişir. Engizisyoncu, İsa'nın, üç cezayı reddederek, insanlara özgür irade ile düşünmeleri gerektiğini, kimseye biat etmemeleri gerektiğini, insanların içindeki sevgiyle onun yaptıklarına ulaşabileceğini söyleyerek insanın özgür iradeye sahip olacağını garanti ettiğini ancak özgür iradenin, insanlık için yıkıcı, imkânsız bir yük olduğunu söyler. İsa’nın, insanlığa onu takip edip etmemeyi seçme özgürlüğünü verdiğini ama insanların güçlü olmadığını, zayıf olduklarını hatta hiç kimsenin sadık olmaya yetecek kadar güçlü ve sonsuza dek lanetlenmeyecek olan kimseler olmayacağını göz ardı ettiğini söyler. Büyük Engizisyoncu, İsa’nın insanların özgür olduklarında bir sürü suça meyilli olacağını bilmesine rağmen insanlara veremediği, reddettiği üç tane şeyi verdiklerini söyler. Otorite, sır ve mucize. Bu şekilde, İsa’yı takip etmek için çok zayıf olan insanlar hâlâ lanetleneceklerdi, ama en azından, ahlaki özgürlüğün imkânsız yükünden ziyade, Dünya'da mutluluğa ve güvenliğe sahip olabilirlerdi. Büyük engizisyoncunun uzun monoloğu boyunca, sessizce onu dinleyen İsa mucizevi bir şekilde zindandan çıkar ve engizisyoncuyu dudaklarından öper. Tek öpücük, İsa’nın inanç görüşünü ifade etmektedir. İsa, insanoğluna olan inancını, koşulsuz sevginin öpücüğü ile örneklemiştir.

 İvan bu hikâyeyi anlattıktan sonra Alyoşa’ya kendisinin şeytani düşünceler içerisinde olduğunu ama yalnızca Alyoşa’nın çektiği acıları anlayabileceğini söyler. Alyoşa’nın ise bu pasajda verdiği tepki İsa’nın engizisyoncuya verdiği tepkiyle aynıdır. Alyoşa, İvan’ı dudağından öper.

 Kitapta göreceğimiz olaylardan biri de anneyi, babayı, dayıyı, teyzeyi kör inanca göre sevmek yani salt anne, baba, dayı ve teyze olduğu için sevmenin artık saçmalık olarak görüldüğüdür. Eskinin gözüyle bakılacak olursa bu durumun yozlaşmanın bir parçası olduğu ve aile bağlarının koptuğu şeklinde yorumlayacağımız gibi yeninin gözüyle de bakacak olursak bir insanı etiketi yüzünden sevmenin mümkün olmadığı ayrıca bu durumun kişiyi daha da özgürleştireceği şeklinde yorumlayabiliriz.

 Son olarak kitapta geçen oğulların her biri baskın bir özellik ile karakterize edilebilir: Tutkuyla Dmitri, mantıkla Ivan, ruhla Alyoşa ve insan doğasında çirkin olan her şeyle Smerdyakov. Smerdyakov babasını öldürür, fakat değişen derecelerde diğer üç kardeş düşünce ve niyet konusunda suçludur.

Bunlar İlginizi Çekebilir