Ömer Gezen
YazarÖmer Gezen
2 dakika okuma süresi
Nis 27, 2024

Doktor Moreau'nun Adası, H. G. Wells


"Tanrı öldü." 1882, Nietzsche

"Bilim öldü." 2021

Nietzsche Tanrı'yı öldürdükten sonra insanlar derin bir boşluğa düşer. İnsan oluşumuzun da bana göre en belirgin özelliklerinden birisi de inanmamızdır.

Kimilerimiz Tanrı'ya inanır ölmüş olmasına rağmen... Kimisi insanlığa inanır. (İnsanlık öldü mü?) Kimilerimiz ise sevgiye inanır. Aşka dostluğa ve iyiliğe...

İnsanın ilk ortaya çıkışından beri süregelen bir inanma ihtiyacımız vardır. Nitekim Tanrı'nın ölümünün ardından da ateistler dahil herkes bir şeye inanmaya çalışır. Günümüzde bu inanç isteğiyle de ateistler bilime sarılır. Bilime inanır.

Burada benim gördüğüm sorun ise bu kesimin bilimi kutsallaştırmasıdır.

Yanlışlarını öğrene öğrene doğruya ulaşmaya çalışan bilimi sanki hiç yanlış yapmıyormuş gibi tamamıyla doğru görüyorlar.

Basit bi' örnek vermek gerekirse Einstein çıkana kadar Newton fiziği geçerli kabul ediliyordu. Demem o ki, her gün yeni bir şey öğreniyoruz.

Her neyse, H. G. Wells 19. yüzyılın sonları ve 20. yüzyılın başlarına doğru, bilim, tıp ve teknoloji de atılan dev adımları ve insanlığın gökyüzüne yükselip Tanrı olmaya çalışmasını eleştirir bu eserinde. Dünyalar Savaşı ve Zaman Makinesi gibi bilim kurgu eserleriyle tanıdığımız Wells 8 yaşında bacağını kırmış ve boş boş oturmayayım bari diyerek yazarlığa başlamış.

Kitabımızın ana karakteri Edward Prendick bi' gemiyle yolculuğa çıkar ve bir süre sonra terk edilmiş bir gemiye çarpar. Mürettebat ölüm kalım mücadelesi verirken Edward bir şekilde Montgomery adında birisi tarafından kurtarılır ve bi' adaya doğru yolculuğa başlarlar. Montgomery Doktor Moreau'nun yardımcısıdır.

Tabii, Edward adaya alınmak istemez, itiş kakış olur ve bir şekilde adaya kapağı atar. Asıl hikaye ise bundan sonra başlar.

Doktor Moreau adada ilginç deneyler yapan birisidir. Hayvanları alır, keser biçer ve insan yapmaya çalışır. Köpek Kalbi ile biraz benzerlik var.

Doktor Moreau bu deneylerini daha önce kendi ülkesinde yapıp "etik" deneyler yapmıyorsun diye kovulmuş sonra da bu adaya yerleşmiş.

Kitabımızın ana ekseni şudur:

Bilim için, insanlığın gelişmesi için etik kabul etmediğiniz eylemleri yaparak diğer canlılara zarar vermekten çekinmez misiniz? Yoksa bilimin de bir sınırı var mıdır?

Kitabın devamında olaylar gelişir ve Wells'in düşünceleri doğrultusunda bir noktaya bağlanır.

Beğendiğim, hızlıca okuduğum akıcı bir kitaptı kendisi.

Okumak isteyen herkese keyifli okumalar dilerim :)

Bunlar İlginizi Çekebilir