Hayata, insanlara hatta kendimize karşı duvarlarımız vardır. Çok sağlam olmalarıyla övünür, hep var olacağını inanırız. Ağzımızdan çıkan kelimelere, tavırlarımıza hatta belki de gülüşümüze bile dikkat ederiz karşı tarafın belirli bir mesafede kalmasını sağlayabilmek için. Yeryüzünde kaç insanoğlu böyle bir durumla yaşıyor bilmiyorum ama ben tam da bunları hissediyorum. Hissediyorum değil hissederdim. Gerçek kendimi göstermenin korkunç bir fikir olduğuna inanırdım. Fark eden herkesin bundan faydalanacağından, bana vereceği ruhsal zarar ve hissedeceğim kalp kırıklığından korkardım. Her kime açtıysam kendimi, ben buyum diyerek gösterdiysem en yalın halimi artık onun için anlamımı yitirirdim. Birbirimizi üzüyoruz, kırıyoruz, yoruyoruz. Sonsuz yaşam sahibiymiş gibi hem kendi hem de karşı tarafın kıymetli vaktinden çalıyoruz. Bilinçsizce ve belki de bile isteye yapıyoruz bunu. Ne gerek vardır ki? Yanlış ya da doğru olmayanın peşinde harcanan zaman kaç güzel ihtimali kaçırmaya sebep olabilir.