Dostoyevski'nin 'Gogol' etkisinden kurtularak kendi sesiyle verdiği ilk büyük yapıt olan Yeraltından Notlar, Avrupa'daki büyük varoluşçu edebiyatı müjdeleyen bir romandır. Kitap, okuruna "yeraltı" diye adlandırdığı bir ruh halinden seslenen kahramanın uzun, çılgınca söyleviyle başlıyor. Ardından, bu ahlakçı, uyumsuz, dürüst kişinin yaşadığı bir aşağılanma olayı anlatılıyor. Birçok yazar ve düşünürü etkilemiş hatta filmlere konu olmuş “Yeraltından Notlar” adlı eserden birkaç alıntıya birlikte bakalım;
"Duvarı yıkmaya gücüm yetmiyorsa kendimi parçalayacak değilim elbette. Ama önümde duvar var diye boyun eğmeyi de kabullenemem."
"Etrafınıza şöyle bir göz gezdiriniz! Gerçek hayat denilen şeyin ne olduğunu, nerede olduğunu bilmiyoruz bile! Kitaplarımızı, hayallerimizi elimizden alsalar öylece ortada kalakalacağız."
"İyiliğin ve 'yüce güzel' olan her şeyin farkına vardıkça kendi bataklığıma biraz daha batıyor ve içine tamamen gömülmeye kendimi daha hazır hissediyorum."
"Arzularımı yok edin, bütün ideallerimi silin, bana daha iyi şeyler gösterin seve seve peşinizden koşarım."
"Aşk, sevilen kişinin seven kişiye kendisi üzerinde zorbalık yapma hakkını armağan etmesidir."
"Her şeyi fazlasıyla anlamak bir hastalıktır."
"Acı çeken insan, inlemekten büyük zevk duyar; eğer duymasaydı inlemesini rahatlıkla durdurabilirdi."
"Babalar annelerden daha çok düşkündürler kızlarına. Bu yüzden bir kız baba evinde daha mutlu yaşar. Öyle sanıyorum ki kızım olsaydı kocaya bile vermezdim."
"İnsanoğlu aptal olmasa bile dehşetli nankördür. Nankörün nankörüdür.. Hatta bana göre en uygunu, insanı iki ayaklı nankör bir mahluktur diye tarif etmektir."
"Her insanın hatıralarında, herkese söyleyemeyeceği ancak dostlarına açabileceği taraflar vardır."
"İnsan kendi kendine karşı tamamıyla samimi olabilir mi?"