Bir süredir yeni mezunların iş bulma yolunda çektiği sıkıntılarla ilgili yazılarına denk geliyorum. Hepimiz okuyoruz, en azından bu yazıyı okuyanların büyük bir kısmının öyle olduğunu varsayıyorum. Yani bir gün hepimiz "yeni mezun" apoletini omzumuza takacağız. Okuduklarım bir süredir bu konu hakkında düşünmeme sebep oldu. Herkes tecrübeli birilerini arıyordu, ilanların altına "en az 2 sene tecrübeli" yazmadan edemiyorlardı. Bu yüzden ortada haklı bir serzeniş vardı: Arkadaş herkes tecrübeli birilerini arıyor ben tecrübeli değilim ama tecrübe kazanıp iş bulmam lazım, iş bulmam için de tecrübeye ihtiyacım var. O zaman en iyisi ben bi' çay koyayım.
Zaman geçtikçe bu bakış açısının kısmen doğru olduğunu düşünmeye başladım, hatta ortada ciddi pürüzler olduğu ortadaydı. Tecrübe denen şeyin doğru rotayı takip ettikten sonra okurken de kazanılabileceği fikri aklıma yatmaya başladı. Kastettiğim şeyi sadece okurken çalışmak olarak algılamayın, bu da çok kıymetli fakat bahsetmek istediğim şey kendimize destekçi toplamak ile alakalı. Destekçi derken de aklınıza size referans olabilecek birilerini getirmeyin, bunun değeri de çok büyük ama bu da değil. En büyük destekçilerimiz bizzat bizim ürettiklerimiz, en kıymetlileri CV'ye yazdığımız yeteneklere referans olan destekçiler. CV'de kendine bir şekilde yer bulmuş fakat yetenekler bölümünün bir köşesinde sıkışıp kalmış, hatta ciddiye bile alınmamış onlarca beceri ve bu becerilere anlamsız gözlerle bakan, işe yeterli olup olmadığınızı anlamaya çalışan bir yönetici. Onu nasıl ikna etmeyi düşünüyorsunuz?
Geçtiğimiz günlerde yazılım alanında aday mühendis alan birinin konuşmalarını dinleme fırsatı buldum. Önce süreçten bahsetti, anlattı da anlattı. Sonunda da sihirli cümleyi çıkarıverdi ağzından: "Arkadaşımızı seçmemizdeki en büyük etken bir Github hesabı olmasıydı." dedi. İşte işi kapan "tecrübesiz" arkadaş kendine destekçiler toplamıştı. Bizzat kendi ürettiği, yazdığı işleri başka insanlara açarak, onlara gösterek "Ben bunları biliyorum, işte bunlar da kanıtı." mesajını vermeyi başarmıştı. Yazdığı her satır kod da onun işine ne kadar vakıf olduğunun göstergesinden başka bir şey değildi. Bu yüzden onu işe alan yönetici de karşısında kapalı bir kutu değil; bildiğini vaat ettiği her şeyi kanıtlamış, ayakları yere basan bir mühendis adayı görmüştü ve mutlu son.
Uzun lafın kısası demek istediğim şu: Yeni mezunlar işverenler üzerinde en çok soru işareti bırakan adaylardır. Dolayısıyla bir işveren neye ne kadar hakim olduğu hakkında bu kadar soru işareti olan bir aday yerine daha öncesinde benzer işi defalarca yapmış adayı tercih etmek ister. Bundan daha doğal bir şey de göremiyorum. Bu sebeple bizlere düşen en büyük görev aslında çok açık: Yaptıklarımızdan destek alabilmek. Henüz daha bir öğrenciyken kendi alanımızla ilgili devamlı üretmek ve bunları açık kaynak bir şekilde sergilemekten çekinmemek. Yazılımcı olmak istiyorsanız kod yazın, projeler üretin, bunları paylaşın. Yazar mı olmak istiyorsunuz, o zaman kendi web sitenizde veya başka bir yerde bir şeyler karalayın. 3D tasarımlar mı yapıyorsunuz, ürettiğiniz her tasarımı paylaşın, insanlara gösterin, bu işi yapan diğer insanlara ulaştırın. Mesleğimizi kazanma yolunda öğrendiğimiz her beceriyi kanıtlamak için o becerileri bir şekilde bir yerlerde kullanmak zorundayız. Ürettiğiniz her proje sizinle ilgili onlarca ipucu verir, şu an yazdığım bu yazı da benimle ilgili çok fazla ipucu içeriyor. Editörümüz "Unutmayın yazdığınız her yazı gelecekte size referans olarak geri dönebilir." yazmış, iyi de yapmış. Yazının ana fikrini de desteklemiş bir nevi. Bir gün yeni mezun olduğumuzda "Sen neler yaptın bakalım?" denildiğinde soruyu soranın önüne koyacağımız onlarca argümanın olması dileğiyle. Üretin ve ürettiklerinizi göstermekten geri kalmayın, yaptıklarınızdan destek alın!