"İnsan zayıf, insan zavallı... Bir türlü kendini yenemiyor. Bir türlü huylarından vazgeçemiyor. Ben de kendimi gönlüme söz geçirir sanırdım, heyhat!”
Vatan yahut Silistre, Namık Kemal’in 1872’de kaleme aldığı dört perdelik tiyatro oyunudur. Türk Edebiyatı'nda romantik tiyatronun ilk örneklerinden olan eser, Namık Kemal’in sağlığında sahnelenen tek oyun olma özelliğini de taşır. Oyun ilk kez 1 Nisan 1873’te İstanbul Gedikpaşa’daki Güllü Agop Tiyatrosunda sahnelenir. Namık Kemal eserinde dili Divan Edebiyatçılarının yaptığı gibi maharet göstermek amaçlı değil de ustası Şinasi gibi bir düşünceyi ifade edebilmek için kullanmıştır. Bu sebeple oyunda kullanılan dil sade; verilen mesaj açıktır.
Eserde vatan sevgisinin yanı sıra iki gencin aşkı da anlatılmaktadır. Oyunun ana karakterlerinden biri olan İslam Bey, vatanı uğruna can vermeye gönüllü tavırlarıyla izleyiciyi harekete geçiren bir karakterdir. Kırım Savaşı'nda gönüllü olarak cepheye gider ve sevgilisini geride bırakmak zorunda kalır. Sevdiği kadın olan Zekiye ise Namık Kemalin ideal kadın anlayışını sergilemektedir. Eğitimli, fedakâr, kahraman ve sevgisi uğruna gözünü karartabilen bir kadındır. Savaş alanında sevgilisiyle beraber bulunmak ve onunla aynı kaderi paylaşmak için asker kıyafetine girip İslam Bey’in ardından Silistre Savunmasına katılır. Silistre, Bulgaristan’ın sınırlarında, Tuna nehrinin kıyısında bulunan bir şehirdir ve Osmanlı döneminde stratejik bir öneme sahiptir. Eserde ise vatanı simgelemektedir. Namık Kemal bu oyunu çocukken şahit olduğu bir olaydan esinlenerek yazdığını Abdülhak Hamit’e gönderdiği bir mektupta belirtmiştir.
Oyun halkta vatanseverlik ve kahramanlık duygularını harekete geçirmeyi amaçlar ve başarılı da olur. Öyle ki oyunun ardından galeyana gelen halk “Yaşasın vatan!”, “Allah muradımızı versin!” nidaları atmaya başlar. Fakat “Murad” kelimesi dönemin padişahı Abdülaziz tarafından veliaht Murad Efendinin tahta geçme dileği olarak algılanır. Namık Kemal’in gazetesi İbret kapatılır, oyun yasaklanır ve kendisi de Magosa’ya sürülür. Lakin sürgünden sonra oyun “Silistre” adı altında oynanmaya devam eder. Hatta padişah Abdülaziz’in önünde iki kez sergilenir. Asıl adı “Vatan” olan oyun bu olaydan sonra “Vatan yahut Silistre” olarak adlandırılır.
Her ne kadar oyunda ve sonrasında yaşanan duygular günümüz okuruna biraz abartılı gelse de dönemin şartları göz önünde bulundurularak okunmalıdır diyor ve herkese iyi okumalar diliyorum :)