Feyzullah Yeşil
YazarFeyzullah Yeşil
4 dakika okuma süresi
May 6, 2019

    Topuklu Evrim


    Akşam haberlerinin vazgeçilmezidir kobralarla yaşayan insan haberi. Bu haber her yıl ramazan ve kurban bayramlarının on gün geriye gelmesi gibi yıl boyunca takvimde gezinerek farklı haber bültenlerine konu olur. Sinsi bir yılan gibi gezinir durur takvim yaprakları arasında. Haberi görüp her zamanki gibi kustuktan sonra "oh be bir yıl boyunca rahat olurum en azından" deriz ama bir yıl değil 355 gün 6 saat sonra yine karşımıza çıkar. Hazırlıksız yakalar ve kusturur bizi bu haber. Kardeşim ben insanlarla birlikte yaşıyorum beni haber yapsanıza. Ama herkes bilir ki yılan insanı ıstırırsa haber olmaz ama insan yılanı su içerken dürtüklerse haber olur. İnsan maskesi takmış yılanlar dolanır durur toplumun can damarlarında. Toplum tam su içerken o yılanlar insanı damarından ısırır. Damardan şarkılar gibi damarımızdan yakalar bizi. Aman allahım neler diyorum ben! Neyse sakinim ve aklımı başıma topladım.

    Anlatmak istediğim şeye gelelim: kablolar!!! Her yerden bizi kuşatmışlar. Sürekli ayağıma takılan, ayağımın altında gezinip duran kablolar onlar. Canlı gibiler, sürekli yer değiştiriyorlar. Isırma kabiliyetleri olmasa bile topuk saldırıları var can yakan. Tam topuğunuzla bastınız mı hiç bilgisayarınızın kablosuna? Cevabınız evetse beni çok iyi anladığınızı düşünüyorum. Cevabınız hayırsa soruyu anlamadığınızı düşünerek üzülüyorum. Kablolardan bahsediyorum anlatabiliyor muyum?! Onlar canlı ve istedikleri şeyi ben biliyorum sanırım.

    Kablolar teknolojinin ameleleridir. Cafelerde açıp boş boş bakarak nükleer tesis projesi üzerinde çalışıyor gibi hava attığınız o bilgisayarlarınız...dokunma teknolojisinin temelini bilmeden parmaklarınızı adeta bir balerin edasıyla ekranında gezdirdiğiniz telefonlarınız...görümcenize gösterip kıskançlık damarını orta yerinden çatlattığınız sizden daha akıllı mutfak robotunuz...hep gözde ürünlerdir ve tüm ilgiyi onlar toplar. Oysa kablolar olmaksızın temel gıda maddelerini nasıl temin edecekler? Kablosu olmayan bir bilgisayarın ekranına baktığınızda göreceğiniz tek şey korkunç derecede hüzünç bir hayat hikayesi olacaktır. Karanlık ekrandaki yansımanıza gönderme yaptım ama az önce soruyu anlamayan arkadaş için iyice açmak zorunda kaldım. Edebiyat senin gibiler yüzünden öldü soruyu anlamayan! Telefonlarınızın şarjı olmadığında kullanım alanı olarak aklınızda ne canlanıyor? Üzgünüm ama hep aynı yere koymaktan sarkmış pantolon ceplerinizdeki o sarkıntıyı doldurmak için kullanılır sadece. Mutfak robotu? Onun için durum pek değişmez. Çünkü alındığı günden itibaren sadece bir hafta kullanılarak rafa kaldırılır. En vefalısı odur. Elektrik olsa da olmasa da o rafı doldurma görevinden asla vazgeçmez.

    Kablolar tüm bu gösterişli yıldızlar dünyasına gıda taşımaktan öteye geçmemiştir. Sürekli kaldırılıp bir kenara atılan, adeta utanılan bir varlık gibi davranılır hep onlara. Hatta yeni üretilen çalışma masalarına bir delik eklenir. Adeta kablolara "defol git bu delikten" dercesine yeni tasarımlar...peki hiç düşünmediniz mi o kabloların da bir gına noktası olduğunu. Gına doğru yazım mı acaba? Sonra yanlış bir noktaya parmak basmayalım. "Offf gına geldi artık be" cümlesindeki özne olan gınadan bahsediyorum. Geldiği zaman gına gelen gına. Kablolar da bu kelimeyi doğru kullanmaya başlarsa neler olacağını tahmin edebiliyor musunuz? İçinde elektrik gezinen bir şeyi asla küçümsemeyin dostlarım asla!

    Discovery Channel belgesellerindeki abartılı ölüm tahminleri endeksine göre hesaplarsak; evde başıboş gezinen bir kablo 180 milyon kilowatt elektrikle birleşirse bu, evde yaşayan herkesin ölümüne sebep olabilir!!! Evet belgesel kanallarındaki ölüm tahminleri bu aptallık seviyesinde seyreder. Mesela kişi üç dakika evde mal gibi oturup su içmedi mi? Eğer 180 gün boyunca böyle mal gibi oturup su içmezse bu onun hayatını riske sokabilir. En iyi ihtimalle böbreklerini kaybedebilir!!! Belgeselci arkadaşlar kusura bakmayın ama neyse bir şey demeyeceğim.

    Kablolar bizden intikam almaya başladı bile. Evrim süreçleri ilk tepkilerin doğmasını tetikledi diyebiliriz. Topuk saldırısı en ilkel hayatta kalma dürtüsüyle açıklanabilir. Topuğa saldıra saldıra bir gün gelir başımıza kral kesilir bunlar. O yüzden sorunla yüzleşmekten kaçınmamalıyız. Bir an önce kabloları insan gibi toplayıp kenara koymalıyız. Bakın insanmışlarcasına demiyorum; insan gibi diyorum. Size diyorum yani. Edebiyat öleli her cümlemi üç paragrafla açıklamak zorunda kalıyorum. Ah be soruyu anlamayan ah be!

    Bunlar İlginizi Çekebilir