Burçak Aras Yücel
YazarBurçak Aras Yücel
2 dakika okuma süresi
Nis 6, 2019

    Sorun Kanun mu?


    Toplumsal düzenin sağlanması, haksızlık yığılmasının önüne geçilmesi, uyuşmazlıkların çözümlenmesi, vatandaşlara hak tanınması ve bunların kullanılabilmesi için eski çağlardan bu yana hukuk çatısı altında nice kanunlar yapılmış ve bunlar uygulanmıştır. 

    Suç olgusu varoluşumuzdan bu yana hayatımızın bir parçası olarak kendini göstermiş ve en eski kanunlardan itibaren yaptırıma bağlanmıştır. Örnek verecek olursak kıssasa kısas anlayışını benimseyen Hammurabi Kanunları suç olgusuna karşı “ceza” yaptırımını öngeren ilk yasalardandır. Modern çağlara ulaşmamız ile kanunlarımız da modern seviyeye erişmiştir. Kısasa kısas anlayışından (hırsızlık yapanın elinin kesilmesi gibi), fiziksel acı verecek cezaların terkedilip daha insancıl yöntemlerle yaptırım uygulandığı bir evreye geldiysek, böyle bir gelişim gösterdiysek o zaman sorun nedir? Gerçekten kanunlarımız mı yetersiz yoksa kanunlarımız sadece kağıt üzerinde kaldığı için mi sonuç alınamıyor?

    Türk Hukuku Açısından

    Türk Ceza Kanunu açısından olaya yaklaşacak olursak öncelikle bazı ön bilgiler vermek okurların yararına olacaktır. Öncelikle Türk Ceza Kanunu 1926 yılında 1889 tarihli İtalyan Zanardelli Yasası esas alınarak hazırlanan daha sonra düzenlemeye gidilerek 2004 yılında şu an ki hali kabul edilen kanundur. Ayrıca pek çok eleştiri aldığı söylenebilir. Keza pek çok kişiden tabir yerindeyse kanunun yetersiz kaldığı, işe yaramadığı, çok eksiğinin bulunduğu gibi söylemler duyabilirsiniz. Onlara sorulacak tek soru şudur; “Hangi hüküm için böyle düşünüyorsun?” Ve yine pek çok kişi bu soruya net bir cevap veremeyecektir. Çünkü kanunun adalet düzenini aksatacak bir eksiği bulunmamaktadır. Ana hatları iktibas edilmiş ve sonradan toplum ihtiyacına göre düzenlenmiş bir kanun olan Ceza Kanunumuz an itibariyle dünya üzerinde en ağır cezaları ve katı yaptırımları içeren kanunlardan birisidir.

    Öyleyse sorun nedir?

    Sorun uygulamadır. Sorun uygulayıcılar tarafından kanunun özü dikkate alınmadan verilen kararlardır. Sorun adalet sistemimizdeki keyfiyet halidir. Evet failin önceki sosyal hayatı, suça eğilimi, karakteri, tavırları bunlar belli bir takdiri indirim sebebi olabilir. Olmalıdır da. Ancak duruşmaya kravatla geldi, mahkemeye karşı saygılı davrandı gibi nedenlerle cezalar alt sınırdan verilemez. Hiçbir hukuki niteliği olmayan argümanlarla ceza alt sınırdan verilemez. Sorunumuz keyfiyettir. Keyfiyetin terkedilmesiyle adalet sistemimiz rayına oturacaktır. Umarım o günler yakındır.

    Bunlar İlginizi Çekebilir