Son zamanlarda Youtube camiasında çokça bahsedilen, üzerine birçok video çekilen bir konu var: Ritüeller. Bu ritüellerin temel taşı, çekim yasasıdır. Burada yazacağım yazı, aslında ritüellerden veya Youtube videolarından çok uzak. Fakat bu terim, artık hayatımızın merkezine yerleşmiş vaziyette.
Gelelim çekim yasasına ve çekim yasasını hayatımızda nasıl kullanacağımıza. Çekim yasası, düşündüğümüz veya gerçekten istediğimiz şeyleri (bu şeyler somut veya soyut olabilir) hayatımıza çekmekten ibaret. Bizler düşüncelerimiz sayesinde istediğimiz ya da istemediğimiz şeyleri hayatımıza çekiyoruz. Çekim yasası kısaca diyor ki olumsuz düşünürsen, hayatına tüm olumsuzlukları çekersin. Veya olumlu düşünen kişiler, hayatına olumlu şeyleri çekmeye çok daha meyilli. Fakat evrende çekim yasasından çok daha somut ve gerçekçi bir yasa var: Titreşim Yasası!
Titreşim yasası, temeline atomları ve atomların titreşimlerini alıyor. Aynı zamanda titreşim yasası diyor ki evren; bizim düşüncelerimize, hislerimize, sözcüklerimize ve davranışlarımıza duyarlıdır. Yani, bizler kendi gerçeklerimizi kontrol edebiliriz. Bir düşünceyi, algımıza sokmak için o düşüncenin titreşimsel frekansına uymak gerekli. Bu da demek oluyor ki; bir şeye gerçekten inanıp onun titreşimsel frekansına uyarsak, istediğimiz şeyin gerçekleşme ihtimalini arttırmış oluruz. Mesela kanser hastası bir bireyi ele alalım. Bu kişi kanseri yeneceğine inanır, bunun için çaba harcarsa; bu hastalığı yenme ihtimalini oldukça arttırır. Bu durum sadece kanser için değil, daha birçok hastalık için de geçerlidir. Eğer böyle bir motivasyona ihtiyacınız varsa, sosyal mecralar birçok örnekle dolu. İleri seviye kanserleri atlatanlar, depresyonu yenip yeni başlangıçlar yapanlar, yeme bozukluğunu yenip tekrardan sağlığına kavuşanlar...
Genelde iyi durumlar ve iyi duygular, yüksek frekanslıdır. Bizler de yüksek frekanslı davranışlar içerisinde bulunursak, bu davranışları sergileyen insanları hayatımıza çekmiş oluruz. Yani mutlu, özgüvenli bireylerin çevresi de bu tarz insanlardan oluşur. Kısaca kaliteli bir çevre oluşturmak için öncelik, kendi davranışlarımız ve yaşantımızdır. Öfke, nefret, kin gibi duygular ise düşük frekanslıdır. Bu tarz duygular hem kendimizin hem de çevremizin titreşimini (daha bilindik ifadeyle enerjisini) düşürür. Bu duruma farklı bir açıdan da bakmak istersek, aura kavramını inceleyebiliriz. Aura; tinsel anlamda kullanılan ve canlıların bedenlerinden çevresine yayılan titreşimlerin oluşturduğu elektromanyetik alandır. Gündelik hayatımızda oldukça fazla bu terimi kullanırız. İşte 'Aurası temiz' olan, bizleri kendisine çeken kişiler; titreşimi fazla olan kişilerdir.
Titreşimlerimizi düzenlemek ve yükseltmek için yapılabilecek çeşitli aktiviteler vardır. Bunların birkaçı gülmek, derin uyumak, meditasyon, yürümek olarak sıralanabilir. Özellikle meditasyon; düşük enerjinin nedenlerini görmek, bu durumların üzerine gidip durumu temelinden çözmek için mükemmel bir aktivitedir. En basit ve başlangıç aşamasına en uygun meditasyonu da kısaca tarif etmek gerekirse:
Meditasyonu sessiz ve karanlık bir yerde yapmak, daha kolay odaklanmayı sağlar. Titreşimlerimizi yükseltmek için yapılabilecek başka bir aktivite de titreşimleri yüksek olan insanlarla bir araya gelmektir. Ayrıca bu insanlar, durumlardaki iyi yönleri görmeye daha meyillidir. Bu sayede modumuzu düşüren durumun daha olumlu yanlarını görebilir, duruma bu yönlerinden bakabiliriz.
Yiyecekler birbirinden farklı titreşimler yayarlar. Sağlıklı olarak nitelendirdiğimiz besinler (sebzeler, meyveler, tahıllar gibi) daha yüksek titreşimler yayarlar. Daha sağlıksız besinlerin ise yaydıkları titreşimler, oldukça düşüktür. Yani tükettiğimiz besinler, yaydığımız titreşimleri etkiler. Yapılan bir çalışma sayesinde, insanların sağlıklı beslenmesi için 6500 angströmlük bir titreşimi korumaları gerektiği keşfedildi. Bu çalışmanın devamında besinler, titreşimlerine göre sınıflandırıldı. Margarin, alkol gibi ürünler 0 angströmlük titreşimler yayarken; çiğ sebzeler en yüksek titreşime sahip gruba dahil edildi. Hem titreşimlerin düşmemesi hem de daha sağlıklı bir yaşam için çiğ sebzeler, faydalı yağlara sahip yiyecekler yenilmesi gerektiği de tekrar hatırlatılmış olundu.
Kısaca titreşimler ve titreşimlerin hayatımızdaki etkisi bu şekildeydi. Daha detaylı bilgi için 'İyi Hisset İyi Yaşa' adlı kitabı şiddetle tavsiye ederim. Hayat, titreşimlerden ibaret. Bu yüzden en yüksek frekansta titreşimler yaymaya çalışalım. Çok titreşimli günlerimiz olsun !!