Feyzullah Yeşil
YazarFeyzullah Yeşil
4 dakika okuma süresi
Nis 26, 2019

Rüya Mültecileri


Uzun zamandır rüyalar aleminde istenmeyen misafirlerin yol açtığı kargaşalara şahit oluyoruz. Kendi rüyaları yerine başkalarının rüyalarını gören asalak insanlar çağımızın yeni zombi salgınına yol açıyor. Girdikleri rüyaları adeta ısırarak, ne etini ne kemiğini bırakarak, rüyasal kemiklerin iliğini cukcuklayarak ne rüya bıraktılar ne kabus. İnsanın uyuyası gelmiyor artık. Uyuyası gelmeyen insanların sayısında adeta bir patlama yaşanıyor. Bu da normalde uyanık olmamız gereken vakitlerde ayakta uyumamıza neden oluyor. Daha önce anlattığım "Operation Terminatoré" olayının başarıya ulaşmak üzere olduğu ama tam da ulaşamadığı bulantılı fetret yıllarını anlatmak istiyorum; rüyalarından silinenler...!

Salgın ilk olarak 90'ların sonlarında bir anasınıfında ortaya çıktı. Öğle uykusuna yatırılmak istenen çocuklardan biri tuvalete gitmeden uyumuştu. Rüyasında kendi resmini çizdiği yağlı boya tablo sona yaklaşırken çocuk dayanamayıp altına yaptı. Bunun rüyaya yansıması ise çocuğun kendi resmine işemesi şeklinde oldu. Daha sonra yapılan araştırmalar sonucu, rüyasal yağlı boyanın en dirençsiz olduğu çözeltinin (afedersiniz) anasınıfı çocuğu idrarı olduğu ortaya çıktı. Resmin bu idrarla silinmesi sonucu bir dizi komplikasyon oluştu ve çocuk kendi rüyalarından silinmiş oldu. Çok acıdır ki geleceğin dahi ressamı olması beklenen o çocuk şu an rüya mültecisi oldu.

Rüyalarından silinen çocuğu rüyasında gören hemen herkes aynı akıbete uğradı. Aradan geçen yirmi yıla yakın zaman zarfında artık dünya nüfusunun neredeyse yarısı rüya mültecisi haline geldi. Bu salgına yakalananlar artık kendi rüyalarında yer alamıyor. Kendi rüya odaları adeta kimsenin bulunmadığı watsapp grupları haline döndü. Bu da henüz salgından etkilenmeyen aklı başında, mantıklı insanların rüyalarında bir yığılmaya sebep oldu. İşte rüyalarınızda gördüğünüz o alakasız kişiler bu rüya mültecileridir.

Rüya mültecileri sorununa dikkat çekmek için çalışmalar yapan, özellikle üniversite öğrencilerinin tamamına yakınının gönüllü olarak katıldığı sivil toplum kuruluşları gün geçtikçe daha bilinir hale geldi. Tek yaptıkları sabahtan akşama kadar uyumak olan bu gönüllüler amaçlarına ulaşmış görünüyor. Öyle ki bu kadar çok uyuyan insanın bir şeylere dikkat çekmek istediğini tembel hayvanlar bile anlar hale geldi. Tembel hayvanların yıllardır boş boş uyumanın verdiği bir utanç sonucu daha da uyur hale geldikleri ve nesillerinin üniversiteye giden genç nüfusla eşitlendiği de kayıtlara geçmiş durumda.

Bu salgından ilk etkilenen yerler her musibette olduğu gibi Newyork ve Los Angeles oldu. İlk yıllar hükümet politikaları kendi rüyalarımızı onlarla paylaşmanın sorunu azaltacağını öngörüyordu. Oysa sorun katlanarak arttı. Rüya mültecileri başkalarının rüyalarını göre göre "bizim şimdiye kadar gördüğümüz rüya değil resmen Nuri Bilge Ceylan filmiymiş" diyerek isyan ettiler. Mevcut rüya gösterimlerine daha fazla yüklenme yaşandı. Hatlardaki yoğunluk ve frekansların tutmaması rüyaların tutarsız ve öngörülemez hale gelmesine neden oldu. İşte bu yüzden rüyanızda bir taksiye bindiğinizde içeride bulaşık yıkayan birini görüyorsunuz ya da kendi evinizde hiç tanımadığınız insanlarla birlikte haber sunuyorsunuz.

Peki rüya mültecileri için bizler neler yapabiliriz? Onlarla rüyalarımızı paylaşmamız onları tembelliğe sevk edebiliyor. Bu yüzden onlara başkalarının rüyalarını görmeyi değil kendi rüyalarını görmeyi öğretmeliyiz. Bunun için öncelikle dış etmenlerden izole edilmelidirler. Salgının ilk ortaya çıktığı çocuğu düşünün! Onun ortamı izole idi. Salgın hale dönüşmesinin sebebi kaldırıldığı hastanede her odada televizyon olması ve televizyonlarda özendirilen hayatlar olmasıydı. Zaten direnci düşük olan hastalar arasında hızla yayıldı bu korkunç durum.

Bu dertten muzdarip insanın kendi rüyalarını oluşturmasına yardım etmeliyiz. "Bugün rüyamda şunu gördüm hayrolsun" gibi konuşmaları olabildiğince kendi kendimize kaldığımızda aynaya karşı yapmalıyız. Hasta kişinin uyku ortamını optimum düzeye getirmeliyiz. Yatmadan önce tuvalete girmesi sağlanmalıdır. Tuzlu bir şeyler yediyse kesinlikle ağzına hortumla su takviyesi yapılmalıdır. Yastık uzun süre yatıldığında terletiyorsa küçük üfürüklerle hastayı rahatlatmalıyız. Gece vakti komşudan gelen sifon ya da duş seslerine karşın komşuları herkesin ortasında rezil olacakları bir şekilde uyarmalıyız. Yorgan ya da battaniyenin uzun olmasına özen gösterilmeli ki dışarıda kalan ayağı korkunç ellerin yakalama ihtimali ortadan kalksın. Ve ne yaparsanız yapın hastayı uyandırmaya kalkmayın. Rüyasının tam ortasında uyanmak bir daha rüya görme cesaretini kıracaktır.

Bunlar İlginizi Çekebilir