Günümüzde “Proletarya” kelimesi sosyolojik bir terim olarak geçmekte ve toplumun belli bir kesimini tanımlamak için kullanılmaktadır. Bu kelimenin isim babası halk arasında Karl Marx olarak bilinse de aslen kökeni çok eski yüzyıllara dayanmaktadır.
İlk defa ne zaman kullanıldı?
Daha detaylı bakmak gerekirse Proletarya aslen Latincede halk arasındaki alt sosyal sınıfı tanımlamak için kullanılan “Proles” kelimesinden türetilmiştir ve günümüzde de birçok dilde bu hali ile kullanılmaktadır. Proletarya Antik Roma’da bir mülke ya da herhangi bir gelire sahip olmayan köle sınıfını anlatmak için kullanılıyordu.
Antik Roma’dan sonra ilk kez 16. yüzyılda İngiltere’de tekrar kullanılmaya başlandı. Avrupa’da ise ilk kez Fransız Devrimi sırasında dile getirilerek yaygınlığı arttırıldı. 1820 yılında Fransa’da ilk kez Henri de Saint-Simon, proletarya sınıfından bahsetti. 19. yüzyılda Sanayi Devrimi’nin etkileri ile birlikte halk arasında da yaygın olarak kullanılan bir kelime haline geldi.
Marksist teoremin oluşumu
Sanayi Devrimi ile oluşumunu hızlandıran kapitalist düzen Karl Marx tarafından kaleme alınan “Kapital” isimli kitapta detaylı olarak incelenmiş ve açıklanmıştır. Bahsedilen kapitalist sistemin kurulma dönemi ise 24. Kapital başlığı altında genellikle İngiltere’den örnekler verilerek anlatılmıştır.
Marksist Teorem’in oluşmasından önceki zamanlarda insanların mal varlıkları belgelenmeye ve netleştirilmeye başlandığı dönemlerde erkek çocuklarından başka mal varlıkları olmayan kişilere proleter ve bu sınıfa da genel olarak proletarya ismi verilmişken, Marksist Teorem’in oluşum aşamasında Karl Marx proletarya kelimesini üretim araçlarına sahip olan işveren sınıfın kar elde etmesi için ücret karşılığı çalışan işçi sınıfını tanımlamak için kullanmıştır. Kaynak: Proletarya ne demek? Proletarya karşıtlığı nedir?
Proletarya karşıtlığı nedir?
Karl Marx bu proletarya yani işçi sınıfı ile patronların yani küçük burjuva sınıfının arasındaki çatışmanın ancak sınıfların olmadığı bir toplum yapısına geçilerek sona erdirilebileceğini söyler. Ancak Marksizm’in temel düşüncesi materyalizm çerçevesinde geliştiğinden, duygusal çıkarımlar ya da bireysel inançlar gibi konular bu tür bir topluma ne şekilde geçileceği ve sistemin bireysel anlamda insanlara ne vereceği ile ilgilenmemektedir. Üretimde karşılığını alamamak ve karşılık vermeden çok kazanç sağlamak ile ilgili ortaya çıkan bu çatışma, proletarya sınıfının sürekli olarak karın temel kaynağı olan emeğini istemediği ücretler karşılığında satmasıyla devam etmektedir.