Bir kuşun havada oradan oraya istediği gibi süzülmesi nasıl güzeldir değil mi? Hatta biz insanlar bile bazen bu kuşları kıskanır, onlar gibi özgürce uçmak isteriz. Fakat buna ne ihtiyacımız var? Bizlerde bu kuşlar gibi hür yaşamıyor muyuz? Yeni bir güne uyanırken, sıcacık evimizde huzurla kahvaltımızı yaparken... Aslında bunları bile yaparken ne kadar özgür olduğumuzu unutuyoruz. Halbuki bundan önceki yıllarda atalarımız bu topraklarda ne kadar özgür yaşıyorlardı? Güne bizler gibi uyanabiliyorlar mıydı? Bizler gibi, özgürce sevdikleriyle vakit geçirebiliyorlar mıydı acaba? Peki özgürce düşünebiliyorlar mıydı?
Özgürlüğümüzün temeli olan Cumhuriyet, işte tam da bu noktada bir kuşu havada öylece uçarken kıskanmamamız gerektiğinin cevabı oluyor. Özgür olmak, insanın herhangi bir kısıtlamaya veya zorlamaya bağlı kalmadan düşünüp davranması, kendi iradesine dayanarak karar vermesi ise, bu da ancak Cumhuriyet ile mümkün olmuştur. Cumhuriyet ise, fikri hür vicdanı hür, irfanı hür olan bir milletin kendi bağımsızlığını sağlayabilme imkanıdır.
Özetle, Cumhuriyet olmadan yaşayan bir millet, o milleti yöneten insanlar karşısında hiçbir hakka sahip olmadan, elindeki tüm özgürlüğü kısıtlanmış olarak yaşamak zorundadır. Fakat Atatürk'ün bizlere Cumhuriyet'i ilan etmiş olmasıyla bizler bu güzel vatanda düşünce ve davranışlarımızla yerinde olmak istediğimiz o kuştan daha özgürüz.