Etrafımıza bakınca neden bu kadar nefret, acı, üzüntü ya da kötü olumsuz ne varsa işte bunları görüyoruz çünkü biz insanlar önceliğimizi güzel duygulara vermiyoruz. Kime sorsan iş, para, ev, araba ve daha birçok şey için ulaşması zor gibi olan ama aslında zaman verilince sahip olunan şeylerdir. En zor olan sevgidir. Kalbine sevgi ekmek onu büyütmek sonrada da onu paylaşmak sanırım herkesin harcı değil ama neden? Yani bu kadar zor yapan şey ne?
Sevginin her şeyi iyileştirme gibi bir gücü var. Bu gücün farkına varmak, bulmak ve kullanmak sonradan paylaşmak işte tüm mesele bur da başlıyor. Sen bu sevginin evrensel olduğuna, her şeyin sevgiyi hak ettiğini bilmen gerekiyor. Anne sevgisi, evlat, eş, bitki, hayvan aklına gelebilecek canlı bütün her şeyin sevgiye muhtaç olduğunu bilmen gerekiyor. (Tabi biz günümüzde cansız varlıkları daha çok seviyoruz)
Peki nasıl farkına varmalıyız, sevginin evinde yani kalbinde sen kalbini güzel rengârenk bir ev gibi olduğunu düşün sonra çok güzel çiçekler, hayvanlar, insanlar olduğunu hayal et. Ayrım yapmadan herkesin hakkettiği kadar sevdiğini düşün ve hisset. Diyeceksin ki hiç sevgi görmedim ki, hayır sen gördün sadece etrafındakilerin sevgisini hissedemedin, hissettirmediler. Her ne olursa olsun, bunu bir gelenek gibi devam mı ettirmek istiyorsun. Ben görmedim o zaman kimseye de göstermem mi diyeceksin, diyelim ki öyle yaptın sonra kimse etrafında kalmayacak, kötü baba, kötü anne, kötü evlat, kötü eş daha da uzar gider bu kötülükler. Mutlaka bir yerlerde güzel seven, sevginin hakkını veren birileri vardır. Neden onlardan biri de sen değilsin ki, şimdi sadece kedine odaklan, hepimiz sevgiye muhtacız. Bu yemek yapmak gibi, bir evde iki üç kişi olduğunuzu düşünün kimse mutfağa girip yemek yapmıyor birinin çıkıp yapması gerekiyor ilk yemeği yapan sen ol sonra ben yaptım ama diğer seferde sana yardım ederim demelisin. Ya da bir tarla durup dururken mi buğday veriyor. Kalbin senin tarlan ne ekmek istersen onu ekmelisin, unutma eninde sonunda onu biçeceksin.
Şimdi sıra nasıl bulmakta...