Bir Dizi Duyulmamış Hastalıklardan Biri
Misofonya, bir çeşit sinir bozukluğudur. Yani psikiyatriste gittiğiniz de size "Sizin misofonyanız var!" demez de, size anksiyete bozukluğu teşhisi koyar. Misofonya hastası insanların işitmesi normal bir insanınkinden daha hassastır. Bu hem daha iyi duyabilme gibi bir avantaja sahip olsa da, aynı zamanda duyduklarından çokça rahatsız olma dezavantajını yanında barındırıyor.
Bu hastalığımızın en basit örneği ağız şapırdatma. Evet, bundan bir çok insan rahatsız olur fakat pek azı bu sesi duyduğunda ağlamaya ve sesin kaynağını öldürmek istemeye başlar. Ya da bir kış günü toplu taşıma ile seyahat ediyorsunuzdur ve araçtaki çoğu insan burun çeker. Evet, o burnu koparmak için bu hastalıklı kişi bir böbreğini vermeye razıdır. Fakat elinden bir şey gelmez ve gözleri dolu bir şekilde sessizce kulaklığını çıkarır ve son ses gürültülü müzikler dinler. Ve bu misofonyalı arkadaşımızın en yakın arkadaşı artık kulaklıktır... Artık rahatsız olduğu her seste kulaklığını çıkarıp o sesten kaçacaktır. Hatta bu öyle bir seviyeye gelecektir ki yemek masasına kulaklıkla oturacaktır. (Ailesi başta şikayet etse de seslerine karışmaması için razı olacaklardır.) Sesler gittikçe çoğalmaya başlar. Başta bir-iki sesten rahatsız olsa da gün geçtikçe artar ve ufak tefek her türlü sesten rahatsız olmaya başlar. Bu düzenli olarak çıkan her sese dönüşür. Yazı yazarken kalemin kağıtta çıkardığı ses, klavye sesi, insan sesi, kısaca her şey. Bu misofonyalı arkadaşımızın bir psikiyatriste görünme zamanı gelmiştir.
"Deli" arkadaşımız bir psikiyatriste görünür fakat doktor sadece antidepresan yazmakla yetinir. Antidepresanlar başta çok güzel etki etse de birkaç aydan sonra etki etmemeye başlar. Olay antidepresanda değil kişinin kendisindedir ve kendi içinde halletmesi gerekmektedir ama bunu tek başına yapmak oldukça zor olduğundan bir psikoloğa danışması gerekmektedir. Bir psikoloğa görünür ve terapi seansları başlar, sesin kaynağına inerler vs vs vs. Olaylara bakış açısını değiştirmeye birkaç ay sonra başlar ve seslerin etkisini minimuma indirir. Yani arkadaşlar olay şu ki, bu hastalık genellikle bireyin insanlara karşı tutumu ve bakış açısından kaynaklanan ve insanın beynini yiyip bitiren bir hastalık olsa da olay tamamen kişide bitiyor. Ve evet, genellikle bu hastalık tamamen geçmiyor fakat minimuma indirmek çok da mümkün. Çoğunlukla yardım gerektiren bir hastalık ve insanı intihara kadar iteleyebiliyor. Van Gogh gibi kulaklarını kesmesi de mümkün. Ama kişi uzman yardımıyla sinirine hakim olmayı ve seslerle başa çıkmayı öğrenebiliyor. Kısaca arkadaşlar, etrafınızda Misofonyalı arkadaşlarımızdan olması çok mümkün. Lütfen çıkardığımız seslerin rahatsız edicilik seviyesine dikkat edelim :)