Yeni bir Shakespeare kitabı ile karşınızdayım. Bu sefer kan var, vahşet var, acı ve gözyaşı var!
Kısaca trajedi...
Shakespeare'in 40'lı yaşlarında yazmış olduğu Macbeth, İskoçya'da geçer. Küçük bir isyan bastırılmıştır ve bu isyanın bastırılması da çok güçlü ve cesur olan ana karakterimiz Macbeth sayesinde olmuştur. Korkusuzca düşmanların üzerine atılarak her birisini kılıcı ile doğramıştır.
Macbeth bir başka İskoçya soylusu olan Banquo ile savaştan dönerken karşılarına 3 tane cadı çıkar. Cadılar kehanette bulunur ve Macbeth'e önce Cawdor Beyi daha sonra da kral olacağını söylerler. Banquo'ya ise çocuklarının kral olacağını. Macbeth buna inanmaz önce...
Cadılar ortadan kaybolur ve İskoçya kralı Duncan'ın yollamış olduğu soylular Macbeth'e gelir ve derler ki kral sana hayran kaldı bu yüzden de sen artık Cawdor Beyisin.
Macbeth şaşırır. Cadıların söyledikleri bir bir ortaya çıkıyor der. Yoksa, yoksa ileride de kral mı olacaktır?
Banquo bu durumdan işkillenir ve Macbeth'e, "Onların her dediğine inanırsan,
Kral olmak sevdasına düşersin." der.
İşte bütün hikaye de bu noktada başlar. Kral olma sevdasına düşüp kralı öldürmeye çalışacak mıdır Macbeth?
Çok sevdiği kralını haince öldürecek midir?
Tabii ki de yüreği dayanmaz buna ama şu acı sözleri söyler: "Beni mahmuzlayan tek şey, kendi yükselme hırsım..."
Yükselme arzusu ve politik hırs ile bir insan neye dönüşecektir? Shakespeare usta bir dille gösterir bize bunu.
Kitabı okumak isteyen herkese keyifli okumalar dilerim :)