Biraz Sessizlik
İnsanın kendi kendine yetmesi çok büyük bir güç. Finansal olarak, ruhen, duygusal olarak, bağımsız beceriler olarak. Ben hep yüzeysel konularda kendime çok güzel yettim. Finansal olarak kendi kendime baktım bir şekilde, bir şehre gidince kendi başıma bir köşede ağlamadım, yolumu hep buldum, bağımsız dedim hep kendime. Ama uzun süredir duygusal olarak yalnız kalmadım. Ve evet, doğamızda hep başkaları ile var olmak var, ama ben duygusal yüklerimi hep başkalarına yükledim. Beni mutlu etmek, sevilen biri olarak, başarılı hissettirmek hep başkalarının göreviydi. Fark etmeden aslında hayatımdaki çoğu kişiye çok fazla beklenti yükledim.
Hepimiz birer bireyiz, ve ilişkilerde bir araya geldiğimizde (buna sevgili, arkadaşlık, aile de dahil) olduğumuz gibi birbirimize yetebilmeliyiz. Karşı tarafı olduğu gibi kabul etmenin en kolay yolu ondan hiçbir şey beklememek. Kendimizi olduğumuz gibi kabul edebilmenin en kolay yolu kendimizi tanımak. Bunun için de sessizlik gerekiyor sanırım biraz. Herkes bizi bir şekilde tanıyor, kendi bakış açılarından varsayımlarda bulunuyorlar. "Sen çok çalışkansın", "sen sakin bir insansın", "sen yalnız kalmayı seven birisi değilsin ki". Her kafadan farklı ses çıkınca kendimizi o varsayımlara göre yönetmeye çalışıyoruz, çünkü kendimizi gerçekten tanımıyorsak başkalarının varsayımlarına göre hareket etmek çok kolay. Mevcut bir kalıp hazırlamışlar zaten bizim için, tek yapmamız gereken o kalıbı giyip onunla ilerlemek. Kendimize bin soru sorup, karanlık derinliklerimize inip kendimizi gerçekten anlamaktan daha kolay. Ama ben bir ömür o kalıptan kalıba girmek istemiyorum, eminim tek bir ben vardır, o ben gelişiyordur, değişiyordur belki yıllar geçtikçe ama o beni gerçekten tanımak istiyorum, yargısız bir şekilde. Bunun içinde biraz sessizliğe ihtiyacım var, kendi kendime her konuda yetmek için ihtiyaçlarımı anlamaya ihtiyacım var.