Gibmuns
YazarGibmuns
6 dakika okuma süresi
Kas 28, 2018

"Hızlı yaşa genç öl" mü? Aaaah.


Bu sözün onlarca farklı yorumlanışı var tabi. Fakat bu sefer de çoğu zaman olduğu gibi materyalist bir yaklaşımda bulunacak, sözü olduğu gibi yorumlayacağım.
Yani…
Hız = Fiziksel hız,
Yaşamak, gençlik, ölüm: Biyolojik anlamda.

Koşarsan daha çabuk ölürsün gibi bir şey yani.

Gerçekten de böyle midir?

Hadi başlayalım.

NE ALAKA AMA NEYSE OKUYAYIM – 1 : OTOBÜSTE

Molada hava almaya üşenip koltukta kalmayı tercih ettiğiniz otobüs yolculuklarından birini hatırlayın. Şu, uzun yolculukta, sabaha karşı olanı, hayal gücünüze harcayacak enerjiniz kalmadığı için rüya niyetine, “başka otobüs” manzaralı cama bakarak, gözü-açık uyuduğunuz.

Uykuyla uykusuzluk arasında sakince dolaşırken birden algınıza sokulmuş dev bir çomak fark ediyorsunuz: Gözlerinizin odak noktasını değiştirmenizi dahi gerektirmeyen enerji dostu uyku simülasyonunuzda bir hareketlenme var; size, inanılmaz derecede pürüzsüz bir şekilde, sabit hızla hareket ediyor olduğunuzu sölüyor. 

Geri geri hem de. Ama buna imkan yok, hareket ediyorsunuz ama en ufak bir sarsıntı yok; hem de hâlâ, her zıplayışında çantanızdaki suyun sesini duyup bundan saatlerdir amaçsız bir zevk almanıza neden olmuş o lowrider otobüste olmanıza rağmen.

Ama tabi sizde bunu düşünecek enerji nerede… Farkındasınız bir şeylerin yanlış gittiğinin ama, kim uğraşacak şimdi onunla, üşeniyorsunuz, öyle bakmaya devam ediyorsunuz.
Ta ki, yanınızdaki otobüs tamamen yanınızdan ayrılıp, arkada sigara içmekte olan durağan insanları görene kadar.
Sonra gözler bir hareket etmeye tenezzül ediyor tabi.

Tanıdık gelmediyse, uçaktayken, cama bakyorkenki durağanlığı anımsayın.

Ya da, “yahu ben mi hareket ediyoruuum, o mu hareket ediyor” dediğiniz herhangi bir garip anı.

Buna göreli hareket denir.
Durağan bir gözlemci, etrafında kendisinin uzaydaki konumu ve hareketi (ivmeli hareket hissedilebilir, gibi) hakkında bilgi verecek başka hiçbir şey göremediği takdirde, sabit hız ve doğrultuda hareket eden bir cisme bakarak, hem kendisinin durduğunu ve cismin sabit hızla hareket ettiğini, hem de cismin durup kendisinin ters doğrultuda hareket ettiğini iddia edebilir.
(Tabi, aslında gözlemcinin durağan olması şart değil. O da sabit hızla hareket ediyor olabilir. Yeter ki ivme, sarsıntı, etrafta başka cisimler olmasın ki, hareket edip etmediğini referans alarak karşılaştıracağı başka bir cisim olmasın. )

NE ALAKA AMA NEYSE OKUYAYIM – 2 : GARİP

Garip ama gerçek: aynı maddesel ortamda bulunduğunuz, ışık hızında sabit bir doğrultuda hareket eden bir fotonun peşinden, neredeyse ışık hızıyla da gitseniz, o foton hâlâ sizden “ışık hızı” kadar daha hızlı gidiyor olacak.
Işık hızı sabittir.

Zamandan da, gözlemciden de bağımsızdır.

NOT:

Matematiksel terimlerde hız süratin büyüklüğünün zamana göre türevi olarak tanımlanır.

(v = sürat)

YANİ sürat skaler, hız ise vektörel (yönlü) bir büyüklüktür.

BU ÇOK ÖNEMLİ

“Işık hızı” kavramı dilimize her ne kadar böyle geçmiş olsa da, “Speed of light” tan asıl çevirisi “Işık sürati” olmalıdır.
İngilizce Fizik terminolojisinde “hız” teriminin karlışığı “Velocity”dir, ve “Velocity of light” ın yanlış bir kullanım olduğuna dair şöyle bir yazı mevcuttur:

https://www.quora.com/Why-is-it-called-speed-of-light-but-not-velocity-of-light

Ayrıca “Işık hızı” diye adlandırdığımız değer yönden bağımsız,sabit bir değerdir, o yüzden yönlü bir birim olan “hız” kelimesi ile anılmasa daha iyidir aslında.

Ama aşağıda ışık sürati deyince garipsersiniz diye şimdilik öyle demeye devam edeceğim. Alışınca söyleyin, değiştirelim.

NE ALAKA AMA NEYSE OKUYAYIM – 3: TİK TAK

Bu bölümü, aynı lowrider otobüste son sürat giderken elinizdeki karton bardağı nasıl cesurca AMA temkinle uzatıp içi kaynar su doldukça acıyan parmaklarınıza rağmen kimseye renk vermeden profesyonelce bardak bölmesine koyabildiğinizi hatırlayarak okuyun. Çünkü lazım.

Direkt bu hikaye kullanılarak da anlatılabilirdi ama, sonra “şu kuvvet ne olacak, o damla burnuma nasıl sıçradı ben anlamadım” olmasın diye, mümkün olan tüm detaylardan arındırılmış bir hikaye kullanacağız: Işık saati.

Şimdiki imkanlar dahilinde henüz pratikte uygulanırlığı olmayan bu saat, birbirine paralel konumlandırılmış iki aynadan ve aralarında gidip gelen bir fotondan oluşur.

Fotonun bir kere gidip gelmesini, Işık Saatinin “1 kere tıklaması” olarak kabul edebiliriz.
Fotonumuz elbette ışık hızında hareket ediyor, bu saat de masamızda hareketsiz bir biçimde tıklamaya devam ediyor olsun.

Şimdi bu saatin aynısından bir tane daha yapalım, fakat bu sefer, masanın üzerinde sabit bir hız ve doğrultuda kayıyor olsun. (neden neden nedeeen?! göreceğiz.)

Şimdiiii.
Bu kısmın başındaki otobüsteki bardak olayını tam burası için hatırlatmak istemiştim, “foton neden dümdüz uçup gitmedi de eğimli hareket etti” demeyin diye. Şu anda bacaklarında yanık izleri olmaması ile tam olarak aynı sebepten.

Evet. Gördüğümüz gibi, küçük fotonumuz, hızı değişmemiş olmasına rağmen (ışık hızı sabittir), bir tıklamayı tamamlayabilmek için, öncekinden daha uzun bir mesafe katetmek zorunda kalıyor.
Sürat = Alınan yol / Birim zaman formülünde, Sürat’in sabit olacağını (ışık “hızı (!)”) bildiğimize ve “yer değiştirme”nin şimdi daha büyük olacağını gördüğümüze göre, o halde, bu saatimizin bir tıklamayı tamamlayabilmek için “daha uzun bir zamana” ihtiyacı olacağını söyleriz.

Sonuçta, biz durağan bir gözlemci olarak, mesela 1 saat içinde, sabit hızlı hareket halindeki saatimizin, durağan saatimize göre “daha az sayıda tıklamayı tamamladığını” görürüz. Çünkü onun “bir tıklamayı tamamlaması için artık daha uzun bir süreye” ihtiyacı var.
Ama unutmayın.
Tıklama sürati hâlâ aynı.
Değişen şeyler ise yol, ve “birim zaman” adını verdiğimiz o şey.
Durağan saat için “1 saniye” dediğimiz şey, hareket halindeki saat için artık çok daha uzun bir şeyi ifade ediyor.
1 saniye hâlâ 1 saniye.
Ama hareket halindeki cisimler dünyasında, boyu daha uzun.

Yani anlayacağınız, bir cisim ne kadar hızlı hareket ederse, dışarıdan izleyen bir gözlemci, onu o kadar “yavaş çekim” hareket ediyor olarak görür.

Göreli hareket halindeki saatler, zamanın geçişini farklı hızlarda gösterir.

(Ama eğer merak ediyorsanız, hareket halindeki cisim, zamandaki bu yavaşlamayı fark edemez.Eğer ışık hızına yakın bir hızla hareket ediyor olsaydınız, kolunuzu kaldırmanız asılar alacak olsaydı bile, onu algılama hızınız da aynı derecede düşeceğinden dolayı, yavaş hareket ediyor olduğunuzun farkına varamazdınız.)

"THE SAD PART"

Günlük hayattaki zaman algımızın evrendeki her yer ve herkes için aynı ve değişmez olduğuna dair düşünce şeklimizin sebebi ise, bu etkilerin ancak ışık hızı gibi büyük hızlarda gözlemlenebiliyor olması.
Günlük hayatta zamanın boyundaki bu tür esnemeler, bizim gördüğümüz şeyi algılama süremiz içinde eriyip gidiyor.

AMA EN AZINDAN

...müonlar var. Daha doğrusu yok gibi de. Çünkü saniyenin iki milyonda birinde parçalanıp elektron ve nötrinolara bölünüyorlar.Hayat kısa demeyeceksin işte.
Bu müonlar Parçacık Hızlandırıcı olarak bildiğiniz cihazda ışık hızının yaklaşık %95i kadar bir hızla hareket ettirildiğinde, ömürlerinin 10 kat arttığı görülür.
Mesela sen bu hızda hareket ediyor olsaydın, 70 yaşına kadar yaşayacaksan, ben senin 700 yaşına kadar yaşadığını görürdüm. (Görürdüm derken, hani, 7. nesil torunum görürdü.)

Yani senin 70 yılın, benim 700 yılıma denk olurdu.

Ha bir de, olur da ışık hızına ulaşırsan, zaman senin için komple duracak, haberin olsun.
O da başka zamanın konusu.

YANİ

Hızlı yaşa genç öl olayı tam da öyle değil.

Bunlar İlginizi Çekebilir