Tuna Hantatlı
YazarTuna Hantatlı
4 dakika okuma süresi
Eyl 20, 2020

    Hazırsan Başlayalım


    Meçhul Adam

    Görüşmeyeli nasılsın? Yazdıklarımı okuyorsan az çok birbirimizi tanıyoruz artık. Madem ki tanışıyoruz sayın okuyucu seni bir zaman yolculuğuna çıkarmak istiyorum. Zeki Müren'de bizi görecek mi'den biraz daha eski zamanlara gideceğiz. Bir meçhul adamın hikayesini anlatacağım. Hazırsan gözlerini kapa sayın okuyucu. (Kapama sakın biraz daha mistik olsun diye söyledim nasıl okursun kaparsan? :) ) 
    Yıl 1902, Beşiktaş daha kurulmamış, 1. Dünya Savaşı daha başlamamış; Anadolu'nun ücra bir köyünde Ayşe dünyaya geliyor. Yıl 1914 sayın okuyucu harp başlıyor, Ayşe ne İttihat Terakki ne de İtilaf Devletleri ne de İttifak Devletlerini bilmiyor. Sadece memalik i Osmanlı savaşa girmiş onu işitiyor. Oyun oynadığı arkadaşlarını, abilerini, dayılarını, amcalarını, babasını alıp götürüyorlar sayın okuyucu. Daha  12 yaşında sayın okuyucu, ücra bir köyde anasıyla tek başına yokluk içinde, her gün acı haber alıyorlar ama acı haberler de bitmiyor, daha 12 yaşında ama sayın okuyucu. Sahi senin 12 yaşındaki dertlerin neydi sayın okuyucu?(Soruya takılma bir müddet sonra içimizdeki canavar bu soruları yiyip bitirecek nasıl olsa, hatırlamayacaksın bile...) Ayşe büyüyor sayın okuyucu Ayşe'nin çocukluğuna dair pek bir anlattığı bilinen bir hikayesi yok. Sen belki bilmezsin ama 80li yıllar ve öncesinde köylerde çocuk olanların büyük bölümü o yılları anmak istemezler. Neden mi? Sen ben çocukluğumuza dönmek isterizde onlar o sefalet dolu yıllara ne dönmek isterler ne de hatırlamak. Her neyse Ayşe evlenme çağına geliyor. Bir bakkal ile evlenip ilçeye taşınıyor Ayşe. Bu evlilikten Osman doğuyor. Ama zavallı Osman'ın kaderi de annesiyle aynı oluyor. Yıl 1937 Osman küçük bir çocuk, babası hastalanıyor pek de bilinmeyen bir nedenden zavallı adam rahmetli oluyor. Babasının adını Osman'la anası Ayşe'den başka bilen yok. Garip Ayşe yavrusunu da alıp dönüyor köye. Ama köy yeri sayın okuyucu, dul kadın rahat bırakılır mı mecbur evlenmesi lazım. 
    Memed bir yetim adamcağız kaderi Osman'la aynı. Anası, babası öldükten sonra bir adamla evleniyor adam Memedi hiç sevmiyor. Memed ite kakıla büyüyor anlayacağın. Öyle büyüyene kız verilir mi verilmez. Ayşe ile Memedi evlendiriyorlar sayın okuyucu. Memedin içinde bir canavar uyanıyor. Küçük Osman'a kendinden değil diye her türlü işkenceyi ediyor, aç bırakmaktan ahırda yatmaya her eziyeti gören Osman için anası ne yapıyor dersin sayın okuyucu? Köy yerinde sayın okuyucu yetimsen anan bile yoktur. Bana sorarsan Ayşe Osman'ın yediği dayağa göz yummuştur. Neden biliyor musun okuyucu? Çünkü Ayşenin içindeki canavar yaşamak istedi. Bir ev istedi, bir koca istedi, boğazdan girecek üç lokma ekmek istedi. Ayşe içindeki canavara oğlunu feda etti. Memed ne yaptı sayın okuyucu?  Kendi babalığı olacak heriften az mı eziyet gördü? Az mı dayak yedi? Ayşe'yi alırken bilmiyor muydu sanki Osman'ı ? Biliyordu sayın okuyucu. Eşşek gibi biliyordu. Ama içindeki o canavar sırf kendinden olmadığı için Osman'ı sevmiyordu. Memedin içindeki canavarın Osman'a tahammülü yoktu. 

     Osman ahırda yatıyordu sayın okuyucu daha 8 yaşında bile değilken ahırda yatıp eziyet görüyordu Osman? Ya sen sayın okuyucu? Ya benim 8 yaşındaki halim? Cedric izleyememek miydi mesela derdimiz? Günler geçiyor Osman büyüyordu. Ayşe memedin çocuklarını doğuruyor Memed çifte koşuyor Osman da Memed'le tarla tezek çalışıyor sayın okuyucu. Ama Memed'in içindeki canavara yaranılır mı dersin? Yaranılmıyordu tabi sayın okuyucu. Mazlumlar kimseye yaranamazlar. 

    Yine de merhametlidir Osman, kardeşlerini çok sever. Aynı babadan olmasalar da kardeştirler Osman'a. 
    Yıl  1950 Kore Savaşı patlak veriyor. Amerika derhal Türkiye'den yardım istiyor neden peki sayın okuyucu? Çünkü bir Türk Askeri'ni donatmak ve Kore'ye taşımak kendi vatandaşlarından çok çok daha ucuz. Sayın hükümetimizde hop bi emir Kore'ye asker gidecek. Bil bakalım kim de gidiyor Kore'ye? Bildin sayın okuyucu evet, Osman da gidiyor. Osman gidiyor da bir daha gelemiyor sayın okuyucu. Bir bombardımanda gencecik bedeni paramparça oluyor Osman'ın. Paramparça yaşadığı hayat paramparça son buluyor. Bombardımandan kurtulan bir arkadaşı kopuk bir bacağını buluyor Osman'nın. Yamalı pantolonundan tanıyor Osman'ı...

    Bunları neden anlattım sayın okuyucu? Osman'ı bilen tanıyan sayısı çok azaldı sayın okuyucu. İstedim ki en azından bir yerlerde sen sayın okuyucu bu yazdıklarımı okur ve hatırlarsın. Kim bilir sayın okuyucu Kore Şehidi Osman IŞIK'ın paramparça hikayesini dostlarına hatta belki çocuklarına anlatırsın.

    Kendine iyi bak sayın okuyucu, hayatta hep bir hatırlayanın olması temennimle... Esen kal. 

    Bunlar İlginizi Çekebilir