Yeni Kurumsalcılık
1970'lerde siyaset bilimi kurumları yeniden keşfetmeye başladı ve 1980'lerde "Yeni Kurumsalcılık" ortaya çıktı. Bu yaklaşımın püf noktası şudur: Devlet yapıları yasama organları, partiler, bürokrasi vb. kendi hayatlarını sürdürür ve onlar içinde yaşayan ve onlardan yararlanan insanların davranışlarını ve tavırlarını şekillendirir. Kurumlar basitçe sosyal güçlerin yansımaları değildir. Mesela, yasama organları, büyük ölçüde uzun zaman önce tesis edilmiş ve on yıllar içinde pekişmiş kurallar yüzünden davrandıkları şekilde davranırlar.
Bazıları yazılmamış olan bu kuralları bir kere öğrenirseniz, politikacıların nasıl bu kurallar çerçevesinde mantıksal olarak kendi avantajlarını maksimize etmeye çalıştığını görebilirsiniz, aynen bir beyzbol vurucusunun ne zaman topa hafifçe vuracağını tahmin edebileceğiniz gibi. Bu bir sır değildir, fakat oynadıkları oyunun mantığıdır. Kurumların korunması ve kuvvetlendirilmesi politikacıların ana hedeflerinden biri olur. Böylece, kurumlar, moda dışı ve etkisiz bile olsa, çalışmaya devam eder. Sovyet Bloku'ndaki komünist partiler yozlaşmış ve etkisizdirler, fakat yaşamaya devam ettiler, çünkü üyelerinin işlerini ve imkanlarını garanti etmekteydiler.
Yeni kurumsalcılık sağlam bir yaklaşımdır ve günümüz araştırmalarında popülerdir. Onunla siyaset bilimi canlandı, bazı yeni kavrayışlar la İkinci Dünya Savaş'ından önce olduğu mevkiye geri döndü. Bununla beraber, muhtemelen, göreceğimiz son model olmayacaktır.