Buse çetinkaya
YazarBuse çetinkaya
2 dakika okuma süresi
Kas 7, 2018

Bilinmeyen Bir Kadının Mektubundan Aşka Doğru 


Bir erkeğin ağzından "bir kadının aşkı"nı dinlemek...

Stefan Zweig bunu öylesine güzel başarmış ki okurken hissettirdiği duygular karşısında gerçek aşkın da ne olduğunu anlayabiliyorsunuz. 

Hikayemizin baş kahramanı olan kadın, kendisinden hiç haberi olmayan sevdiğine, yazdığı mektubu yollayarak başlatır her şeyi. Aslında adam onu hiç tanımamış değildir, aksine ufak ufak karşılaşmalarla başlamıştır bu aşk. Yıllar sonra bir tensel bütünleşmeyle aşk büyümüş ve çoğalmıştır. Ancak bunu kadın hissetmiştir, tek başına yaşamıştır o küçük dünyasında adama beslediği derin aşkını...

Açıkçası söylemek gerekirse kitabı okurken bu kadar büyük bir aşkı içinde besleyip büyüten bu kadının nasıl olur da bunu adama anlatamadığını çok yadırgadım. Hatta bu aşkla beraber doğan çocuğunun tüm sorumluluğunu alabilmesinin de beni şaşkına uğrattığını söyleyebilirim. 

Kadın da yaşadığı durumlar karşısında çok mutlu değildir aslında. Pek çok sıkıntıyı atlatmıştır tek başına. Hatta mektubunda sitemler etmiştir sevdiğine, hem de çoğu kez. Ama asla nefret etmemiştir ondan. Yaşadıklarından da asla pişmanlık duymamıştır. Tüm bunlarla beraber ondan bir karşılık da beklememiştir. Onu sevmesini ya da çocuğuna bakmasını... Sadece sevmiş ve bu sevgiyi her geçen gün daha da büyütmüştür sevdiğine dahi söylemeden...

Buradaki aşkı nasıl tanımlayabilirim bilmiyorum. Ama Nazım Hikmet öyle güzel özetlemiş ki bu durumu...

"Özledin, içtin, ağladın, güldün, şarkılar söyledin, düşündün, şiirler yazdın. 'Peki o ne yaptı?' deme. Herkes kendinden sorumludur aşkta."

Gerçekten bu böyle midir? Karşılık beklemeden mi sevmeli? Acaba çok mu garantili seviyoruz şimdilerde?

Bu aşklar... Yani geçmiş günlerin aşkları... Günümüz aşklarının çok daha ötesinde gerçek bir sevginin temel oluşturduğu bir biçimde bu bahsedilen aşklar. Şimdikiler gibi çabuk yaşanıp hızlı tüketilenler gibi değil. Ya da karşımızdakinin bizi sevmesi için önüne binlerce sebep sunduklarımız gibi de değil. Aşk sebepsizce sever çünkü. Doğru ya da yanlış kabul etmeden... Aşkın en güzel haliyle sever tıpkı bilinmeyen bir kadın gibi...

Bunlar İlginizi Çekebilir