Dünya bir evrim aşamasında, evrimden kastım; fiziksel bir evrim değil. İnsanların başka bir şeye dönüşmesinden de bahsetmiyorum. Şu anda deneyimlediğimiz evrim, bilincin evrimi. Bu bilinç geçmişte bizi bireyler olarak ayırmıştı. Hayatın bir mücadele olduğu inancını taşıyan bir bilinçti ve hepimiz bundan sağ çıkmamız, birbirimizle yarışmamız ve birbirimizin kuyusunu kazmamız konusunda şartlanmıştık. Dolayısıyla bireysel gücünü arayan bir birey olarak hareket ediyorduk. Ama bugünün dünyasında yeni bir anlayış var. Bu da bilincin evrimi. Sadece fiziksel varlıklar olmadığımız, bunun çok ötesinde enerji olduğumuz konusunda bir gelişme söz konusu. Newton fiziğinde, pek çok kişinin öğrendiği geleneksel fizikte minik zerreler misali, atomlar fiziksel parçaçıklardır. Fakat 1925'te fizikçiler yeni bir anlayışla; "peki bu atom denen parçacıklar neyden oluşuyor?" sorusunu ortaya attılar. Atomun içine girdiler. Elektro,proton ve nötron denilen parçacıklara ulaştılar. Ama aradıkları bunlar da değildi. Bunlar nelerden oluşuyorlardı? İşte tam olarak bu soruyla dünya değişti. Çünkü Kuantum Fizikçiler elektronun, protonun ve nötronun ne olduğu sormaya başladıklarında, enerjiden oluştuğunu gördüler. Fiziksel, maddi bir şey değil. Atom tıpkı bir nano kasırga gibidir. Adeta dönen bir güç alanı. Siz bir enerji alanısınız. Peki bunun farkı nedir ki? İşte işin ilginç kısmı da burası. Ben parçacıkları ayırabilirim. Şurada bir parçacık, burda bir tane. Hadi şuradakinden bahsedelim. İşte enerji tüm bunları bağdaştırır. Ben şu anda bir enerji alanı oluşturuyorum. Yani eğer ben enerjiden oluşuyorsam, ki oluşuyorum, bu enerjimin şu kenarda bittiği anlamına mı gelir? Tabii ki hayır. Kuantum mekaniğinde ben bir enerji alanıyım. Her nereye gidersem gideyim tıpkı bir yayın gibiyim, enerji yayını. Her kim olursanız olun, siz de enerji yayını yapıyorsunuz. Newton fiziğine göre "bu bundan ayrıdır." düşüncesiyle eğitildik. Kuantum mekaniğinde ise hiçbir şey ayır değildir. Her şey sınırları olmaksızın bir enerji alanıdır. Yani dünyamda yaptığım şey, sadece kendi dünyamda yaptığım bir şey değil, her şeye yayın yapıyorum aslında ve bu seninle rezone olur ve uyum sağlarsa, benim enerjim sizinkini bozabilir. Her şey birbiriyle bağlantılıdır. Her şey enerjidir, ben enerjiyim, sen enerjisin. Hepimiz bu enerjiyle birbirimize bağlantılıyız. Enerjiler iletişimdir. Her ne yapıyorsak onu enerji alanına yayımlıyoruz. Ve olmakta olanı değiştiriyoruz. Bu, dilin ötesinde bir şey. Kelimelerle alakası olmayan bir iletişim. Hissetmek isterseniz ulaşabileceğiniz bir enerji. Bence esas önemli olan da burası: Hisler. Çünkü hisleriniz size iyi olduğunuzu dolayısıyla daha fazla enerjiye sahip olduğunuzu söyler . Kötü veya zayıf hissettiğinizde, enerjiniz daha düşüktür. Peki bunun alakası nedir de kelimelerden daha güçlüdür? Enerji bana, beni destekleyen insanlarla olup olmadığımı söyler, çünkü yanlarında iyi hissederim. Ya da benzer şekilde yanlarında huzurlu hissetmiyor olabilirim. Artık yeni bir dünyada yaşıyoruz ve bunun temelinde de enerji var. Eğer enerjiyi okuyabilirseniz, yönlendirme yapabilirsiniz. Ama eğer okuyamazsanız, ne yaşayacağınızı bilemezsiniz. Eğer kelimeleri takip ederseniz, kandırılırsınız. İnsanlar sorarlar:"Bunlar çok güzel kelimeler, ne düşünüyorsun? " "Evet. Katılıyorum, hoş cümleler." dersiniz. Ama ne duyduğunuz değil de ne hissettiğiniz üzerinde yeterince zaman ayırırsanız, bu size müthiş bir güç sağlar. Uyanma çağımız şu: İnsanları dinleyin ama hissedin. İnsanları hissedin. Bulunduğunuz yeri hissedin. Bunu yapmak istiyor muyum diyerek hissedin. Ne yapmak istiyorum? Her şeyi sorup rasyonelleştirebilirsiniz. Ama soruyu kafanızda değil, kalbinize sorun. Kalbiniz titreşimin monitörüdür. Rasyonel düşünceden ziyade, kalbiniz çok daha doğru cevaplar verecektir.