Uzun bir bekleyiş ve izlenim
Bir Ankara dönüş günü, üniversite yıllarımı verdiğim aklımın fikrimin her şeyimin orada kaldığı yer Ankara. Okul bitti iş yok güç yok tabi memlekette ailemin yüzüne baka baka oturuyorum yüzümde Eve katkı sağlayamamın verdiği bir utanç, iş arama çabaları ve babamın benim için yanlış düşünmesin çabaları harçlık bırakmaları, her genç yaşamıştır bunu. Bir sabah uyandığımda ailemin benim yüzümde ki kırgınlığımı görüp elime para sıkıştırarak Ankara ya yolladığı gün en mutlu günümdü sanırım. bilet alma çabam, heyecanım vs. 3 günde olsa güzel bir 3 gün geçirmiştim açıkçası dönüş vakti de gelmişti her ne kadar istemesem de cebimde ki para onu gösteriyordu. Ucuz otobüs bileti arayışım ve bekleme serüvenim... AŞTİ de yim erken gitmiştim 2 saat kadar otobüste 2.5 saat rötar yapınca 4.5 saatlik bir bekleme serüvenim başladı.
Telefonumun şarjının bitmemesi için çabam, sağımda oturan ve büyük ihtimalle asker veya polis olmak için Ankara ya gelen şivesinde anlayacağım kadarıyla Doğu tarafından gelen bir kardeşimizin yere dalgın bakışları, etrafı merak edercesine süzmesi dikkatimi çekmişti. Elinde tuşlu bir telefon vardı ve hiç bakmıyordu bile. Yanına peron sormak için gelen göçmen birinin dilinden anlamaması üzerine onu peron a kadar götürüp elleriyle otobüsünün saat kaçta geleceğini göstermesi, o tatlı çabası tüm biz gençleri utandıran türdendi. Neden mi?
Sağ tarafımda kitap okuyan genç bir delikanlı hiç bakmamıştı bile çünkü o adama yardım sever olmak bu kadar zor olmamalıydı bana göre. Uzun bir bekleyişin ardından otobüsümün gelmesine yarım saat kalasıya yanıma bir amca oturmuştu. Siyah kirli bir ayakkabısı, mavi ve paçaları kirli bir pantolonu üstü de keza aynı şekilde gözüküyordu. Yere dalgın bakışları çok etkilemişti beni ben de o Amcamıza dalıp kaldım öyle geçmişim yaşadıklarım yaşayacaklarım gözümün önünden akıverdi. Cebimde ki son 20₺ ile de o amcamın karnını doyurmak istedim ve bir döner ayran alıp yanına geldim. O an kendimi o kadar çok mutlu hissediyordum ki paramın bitmesi umrumda değildi heyecanla elimdeki yemeklerle amcamızın yanına sokuldum yemeği uzattım birden ne olduysa sesim titremeli gözüm dolu bir şekilde “ Amcam bunu sana aldım hadi ye “ dedim ve amca o an ağlamaya başladı. O ağladı ben ağladım...
O gün anladım ki insanı mutlu etmeye, bazı bastırılmış duygularımızın, insaniyet duygularımızın ortaya çıkmasında çok küçük miktarların dahi etkili olduğuna kanaat getirdim yazarken bile duygulanıyor insan ya...
Ve artık aranılan mutluluğun yardımseverlikle kazanılacağının az parayla da mutlu olunacağının farkına parayla saadet olmayacağının farkındaydım.
Not: yazıma bağış yapacak arkadaşlarımızın isterlerse bir hayır kurumuna isterlerse de benim aracılığımla başka insanlara ulaşmak kaydıyla yardım amaçlı bana atamaları rica olunur.